Aşkın enkazında filizlenen bir yalan
toprağın hafızası, unutulmuş bir ağıt
her dokunuş, bir yabancılaşma provası
bir hiçliğin ortasında bekleyen suretler
ayrılığın coğrafyası, acının haritası
yeni bir başlangıç için çok geç artık.
Yüzlerde donuk bir ifade, içte kopan fırtına
sözcükler birer kurşun, kalbe saplanan
yalnızlığın labirentinde kaybolan adımlar
geçmişin gölgesi, geleceğin sisleri
her bakış, bir suçlama, bir pişmanlık
bitmeyen bir savaşın ortasında sıkışmış ruhlar.
Beton duvarlar arasında yeşeren umutsuzluk
suskunluğun sesi, çığlıkları bastıran
her nefes, bir kayıp, bir vazgeçiş
kaçış yok, kurtuluş yok bu karanlık dehlizden
ayrılığın zehri, damarlarda dolaşan
bir daha asla sevmeyecek kadar yorgun kalpler.
Bir yanıt yazın