Ben
külümü denize savurun isterim.
Dalgaların seni bulmasını
bekleyecek miyim sandın?
Ben beklemem böyle şeyleri.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
bir gemiye atarsın küllerimi
enginin ortasına doğru.
Gemi tahtadan olsun,
eski, çürük tahtadan olsun
ki dertlerimi anlayabilsin.
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprağa karışmaktan,
vazgeçtim bir ağaç olmaktan
seninle beraber akmak için.
Ve savruluyorum
yaşıyorum sularında senin.
Sonra, sen de ölünce
dalgalarla gelirsin.
Ve orada beraber yüzeriz
tuzumun içinde tuzun
ta ki bir fırtına
yahut umursamaz bir balıkçı
bizi kıyıya atana kadar…
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız sahilde bile kumlarımız
yan yana duracak.
Denize beraber döneceğiz.
Ve bir gün yabani bir yosun
bu kum parçasından beslenip uzarsa
gövdesinde muhakkak
iki yeşil dal olacak:
biri sen
biri de ben.
Bir yanıt yazın