Ömrüm topraktan çalar
bilirsin
ne serin bir gölge uzanışı
ne hışırtısı yaprakların,
yalnız ve yorgun bir gövde sancısı
dallarının kırgın gökyüzüne…
çıra zamanları unutulsun
ömrüm topraktan çalar
bilirsin
sen istesen aslında
bütün mevsimleri değiştirirsin
aklında kalmayacak köküm
başka sular başka beslenmeler
ve her defasında şehir
beton rutubet kokacak
aklına bir fikir gelecek
bir çift kuru dalın hüzününe
teslim olacaksın
bütün ormanların sesi kaybolsun
ömrüm topraktan çalar
bilirsin
gözlerin bir damla yağmurdu çocukken,
gözlerin,
yalnız gövdeme düşmeyen yalan heves…
Bir yanıt yazın