Kızıllığın Anatomisi

Eskimiş bir sandalyenin yaslandığı duvardan
Süzülüyor günün son ışığı -kül rengi akan-
Ağır bir melodi, unutulmuş bir radyo frekansında
Gözlerim kapalı, yorgun düşmüş bir andan.
Kadehinde kalan son şaraba bakıyor
Yüzünde alacakaranlığın solgun izleri
Ben, o sandalyedeyim şimdi -sustum-
Kırık bir pencereden sızan umutla
Karanlığın perdesini aralamaya çalışıyor
Yine de
Yüzünde beliren o tuhaf tebessüm
Güneşin son dokunuşu mu yoksa
Bir veda mı bilinmez -her şey akışkan-
Ben, o karanlığın içindeyim şimdi -çaresiz-
Biliyorum, yarın bambaşka bir gün doğacak.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir