Hüznistan

Ah, nerde kaldı o kadim, ıssız orman?
Yıldızsız bir gökyüzüne sinmiş is kokusu kaldı
O kadim orman!
Şimdi başkalarının rüyalarında yeşeren
Bir zamanlar içinden geçtiğim yangınlardı
Ayrılıktan kimseler yıkılmaz, derlerdi
Dallardan geçtim
Artık kimseyi sevemez, umutsuz kalan yürek, derlerdi
Şimdi kulağını dayadığın toprakta fısıltı
Bir zamanlar feryatlarda yitirdiğim o kadim orman!
Hüznistan
Kömür karası gözlerin
Kararttı gözlerimi
Kaç güneşi birden söndürdün bende
Mahkum kaldım, yarım oldum, toprağa düştüm
Ben yandıkça
Ezber ettin zulmün yasasını
Hüznistan,
İndi mi kalbine sızı?
Hangi şehrin harabesinde
Gördün, bildin, yıktın beni
Kaç nehirden geçti
İçinde boğulduğumuz o büyük yalnızlık
İçimizde bunca çöl dururken
Yol ettik uzaktaki serabı
Şimdi buradayız
Küller içinde
Hüznistan
İndi mi kalbine sızı?
Ruhumdaki derin sancı, sindi bedenime
Dağıldı ömrüm, yalan bir hikaye
Mahkum kaldım, kayıp oldum, esir düştüm
Hüznistan,
İndi mi kalbine sızı?
Hüznistan,
Rahat et, ben gölgene karışayım
Her acıyı ben göreyim
Kalbimi ihbar et,
Bana bir mezar ver, gideyim
Hüznistan
İndi mi kalbine sızı?
Biliyorsun kaderimin pususunu
Bir asi rüzgarla, asi bir hasret
Hüznistan,
Şuramda hain bir ağrı
Gel öldüğümü farz et
Senden gelen her yıkım
Ruhumdan uçurduğum kuş
Kanadında kaldı ömrüm, sözüm, nefesim
Bir yanım onla uçtu, sende kaldı, ben bittim
Hüznistan,
İndi mi kalbine sızı?


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir