Niye durulmalı öyleyse
Akarken her şey bir su misali.
Kayıp gölgesini arıyor zaman
Bir yanda dün bir yanda yarın
Ve görmezden gelmek istercesine anı
Yaşıyor bir nefes içinde.
Ben ki bir gölgeyi aramakla geçirdim ömrü
Bir gölgeyi ve gölgenin bütün gizemlerini.
Getirdiler beni gürültülü şehre bir gün
Otobüsle aşağı indirdiler
Kirli bir kaldırıma bıraktılar – ben böyle istedim böyle oldu –
Durak numaran 34’dü aklımda kaldıysa
Kaldırımdan binalar görünüyordu, neonlar ve birtakım insanlarla devinen binalar
Uzağımdan geçiyordu bazı insanlar da
Kırmızı bir tabela asılıydı duvarda. Duvarın her yerinden
Kızıl tabelalar asılıydı
Ve her şey o kadar karanlıktı ki, yalnızlıklar
Yılların kırgınlıklarını gösteriyordu sanki
Ve bütün kırgınlıklarda koskocaman bir gölge
Zamanın gölgesi
Hepsi de dert gibi beni
Sarmıştı dert gibi zamanı
O gün yürüdüm sabaha kadar
– İkinci gün kayboldum kalabalıklarda –
Ve neonlar biraz soldu
Soldu bütün yalnızlıklar.
Ve yirmilerin altına düşmedi yalnızlığım
Kaldırımdan ayrılamadım
O gece uyuyamadım sabaha kadar
Köşelerde ayak sesleri, fısıltılar
Çöp bidonları ve acayip kokular
Bilmem böylece kaça çıktı aradığım gölgeler.
Üçüncü gün umut kırıntıları, hayaller, anılar
Dilenciler, sarhoşlar
Aralıksız dilenmeler
Gidip gelmeler
Binalardan kaldırıma akan neonlar
Kaldırıma sıvanan neonlar
Ve benim umutsuzluğumun altında
Kararıp yitti bütün yalnızlıklar
Bir daha görünmedi
Ve artık hiç görünmeyen
Umut kırıntıları, hayaller, anılar.
Ve o gün ilk defa gölgesini gördü zaman
Soğumuş hatıralarını gördü
Donuk anılarını, durmuş gençliğini
Gördü neye benzerse bir gölge.
– Ben zaman nasılım
– Kayıpsın zaman.
Yarın sokaklarda yankılanacak çığlıklarım
Zaman kayıp
Bu kayıp ilanında mutlaka bulunacağım
Bir daha görmek için gölgeyi
Posterler yapışacak duvarlara
Ki benim sayısız gölgelerime
Yırtık kenarlarını kıpırdatarak bakacaklar
Özlemli
Ve babam elinde kırık saatle
Bir başına bir gölge
Annem bir solmuş resmin önünde yaşlanmış gölgeliğini
Görgeler halinde duracak onlar da
Dışımdaki gölgeler, içimdeki gölgeler
Bir yok oluş halinde, karanlık gökyüzünün altında
Ve benim umutsuzluğumun altında
Akıp gidecek bütün hatıralar
Gölgenin ağıtları gibi
Akıp gidecekler en sonunda.
Bir yanıt yazın