Yapraklar dökülürken içimden, bir eylül akşamı,
Hüzünlü bir serenat çalar rüzgâr, adını fısıldar.
Gözlerin, iki damla yağmur, düşer yanaklarıma,
Sensizlik, içimde büyüyen bir ayrılık şarkısı.
Bu şehir sensiz bir sürgün yeri, her köşe bir zindan,
Sokaklarda hayalinin peşinden koşarım, yorulurum.
Aşk, eski bir melodi, takılır kalır dilime,
Anılar, sararmış fotoğraflar gibi eskir avuçlarımda.
Banklar boşalır, parklar sessizleşir,
Gökyüzü ağlar benimle birlikte, gri ve kasvetli.
Her kaldırım taşı senin adını heceler,
Her sokak lambası hayalini çizer karanlığa.
Ve ben, bu eylül akşamında seni beklerim, hep beklerim,
Belki bir sonbahar sabahında dönersin diye,
Yüreğimde solan çiçeklerle.
Bir yanıt yazın