Akşamüstü bir vapur gürültüsüyle ansızın belirsen,
unutulmuş bir şarkının notaları gibi
geçip gitmiş zamanları hatırlatsan…
Omuzlarından dökülen güneş,
bir bahar meltemi gibi usulca dokunsa tenime,
sussam, dinlesem sadece
bakışlarındaki manayı…
Bir buluşmanın eşiğinde,
kırık dökük umutları yeniden yeşertsek,
belki bir kahve fincanında erir bütün mesafeler,
belki de bir vedaya dönüşür bu an…
Kim bilir,
eylülün belirsizliği sinmiş ruhuna,
bir ihtimal daha var mıdır,
yoksa her şey bir yanılsamadan mı ibaret?
Bir yanıt yazın