Eski Usul Utanç

Bir zamanlar bir mektup varmış, mürekkepli
Pulunu yalayıp yollara düşen.
İçinde bir çift söz…
Şimdi ekranlarda yankılanan bir hayat,
Her ‘story’ bir itiraf, her ‘like’ bir onay bekleyişi.
Aşk bile sanal algoritmalarda yeşeriyor,
Ya da kuruyor, bir ‘unfollow’ ile.
Ama asıl mesele, o mektupların gizemiydi.
Saklanan, korunan, defalarca okunan…
Utanç da değişti artık, dijital bir maske taktı.
Filtrelerle kusurlar örtülür, sahte gülüşler sergilenir.
Herkes mükemmel, herkes mutlu, herkes bir numara.
Oysa o mektuplarda titreyen bir el vardı,
Gerçek bir kalp, bir de cesaret.
Çünkü kusurlarıyla sevilmekti asıl mesele.
Şimdi her şey o kadar hızlı ki,
Utanmaya vakit kalmıyor.
Pişmanlıklar bile ‘delete’ tuşuna basılıp siliniyor.
Ama ya o içimizde biriken tortu?
O mektuplar kayıp, o utanç yitik,
Bir şeyler eksik sanki bu çağda.
Belki de gerçek aşk, biraz da utanmaktır.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir