Eski Bir Şehirde Yalnızlık Vakti

Genişleyen gölgeler düşerken kaldırımlara,
Eski bir şehrin hüznü siner yalnız akşamlara.
Taş duvarlar fısıldar unutulmuş hikâyeler,
Her köşe başında bir anı, bir özlem belirler.
Yabancı bir melodi yankılanır sokaklarda,
Kaybolmuş bir aşkın izi kalır dudaklarda,
Sessizce ağlar sanki bu kadim şehir.
Ne kadar uzaklaştım kendimden bile,
Bir labirentte kaybolmuş gibiyim.
Yüzümde bir tebessüm, içimde hüzün,
Bu şehir beni benden alıyor yavaşça,
Yine de bırakmıyor pençesini.
Bir yaprak gibi savruluyorum,
Rüzgarın insafına kalmışım.
Bu bekleyiş ne kadar sürecek?
Gözlerim dalıp gider uzaklara,
Bir umut ışığı arar karanlıkta,
Belki bir gün diner bu hasret,
Belki bir gün kavuşurum huzura.
Yine de seviyorum bu şehrin karmaşasını,
Bu melankolik havayı, bu eski taşları.
Çünkü biliyorum ki, her hüzün bir başlangıçtır,
Her yalnızlık yeni bir umut barındırır.
Ve ben, bu şehrin yalnızlığında buluyorum kendimi,
Kendimi yeniden keşfediyorum her akşam,
Ta ki güneş yeniden doğana dek.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir