Eski Bir Fotoğraftaki Hüzün

asıl büyük yorgun sensin
içerdeki
ben ki en ufak bir sitem etmedim
sabahın sisi gecenin karası
aynı hüzün olduğunu bilirim
asıl büyük yorgun sensin
içerdeki
benim susturucu yorgunluğum
unutulmuşluğum
yüzüme baksan da
geçmişe düşürsen de gözlerini
gözlerime baksan da ne kadar
o kadar karanlığın kalbime uzanıyor
anılarımda nefesinin soğukluğu
o kadar
hangi sabah kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin eski bir şarkı gibi
dilimde dönen
umut bağladığım her sabah
senin hayalin almıyor mu
içimdeki çaresizliği
unutulmuşluğun eşiğinde yıkıldığım zaman
ellerimden bırakmıyor mu senin
umursamazlığın
ben bu anıları biriktirdiysem senin için biriktirdim
senin için sakladığım solmuş çiçek ve mektup
denizin griliğinden süzdüğüm gözyaşı
göğün kurşuniliğinden çaldığım yalnızlık
senin için
şiirler okudumsam
şarkılar dinledimse sabahlara kadar
boğazım düğümlü içim bir mezarlık
aşk dolu satırlar okudumsam Attila’dan
senin için okudum
sabahlara kadar
sen eski bir fotoğraftaki hüzünsün
içerdeki
GÜLÜŞÜN AKLIMDAN GİTMİYOR
sen eski bir fotoğraftaki hüzünsün
sessizliği dinleyen
içerdeki
hatıraları duyuyor musun rüzgârda
yorgun ruhunu
üşümüş yatağına koyuyor musun
uyuyor musun


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir