Edebiyatın Hüznü

Kelâmın kıvrımında saklıdır acı,
Satırlar arasında kanayan yara.
Edebiyat, gönlümün bir sancısı,
Hüzünlü bir şarkı, çalınan her an,
Düşlerde yaşayan bir avare.
Sözcükler ağırdır, taşınmaz yükü,
Her dizede bir isyan, her mısrada ah.
Kalemim feryadı, mürekkebin rengi,
Siyah bir gece, dolunayda yalnız,
Kederimle sarhoş, gönlüm bir bi’gâh.
Kağıda dökülen, içimin yangını,
Dizeler birer alev, ruhumu yakar.
Her kelime bir hançer, kalbime saplanır,
Edebiyatın dipsiz kuyusunda kayıp,
Çaresizce çırpınan bir serçe kadar.
Gözyaşlarım mürekkep, satırlara damlar,
Her harf bir ağıt, geçmişe duyulan özlem.
Edebiyat, bir sığınak, bir teselli arar,
Ama bulamaz, çünkü hüzün onun kaderi,
Yazmak bir terapi, yoksa deliririm,
İçimde biriken dertler taşar.
Kelâmın gücüyle ayakta dururum,
Hüzünle beslenir, ruhum coşar.
Edebiyat, benim en yakın sırdaşım,
Onunla gülerim, onunla ağlarım,
Onunla yaşarım, onunla ölürüm,
Çünkü edebiyat benim hayatımın ta kendisi,
Ve ben edebiyatın hüznüne aşığım.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir