Ah işte her şey belirsiz…
Ben severim hatalarımı bir gün
Pişmanlıklar biriktirmesem de.
Ben severim hatalarımı bir gün
Yalan bir aşkın gölgesinde
Gözyaşı akar unutulmuş sevdalardan
Ah her şeyim…
Ben severim hatalarımı bir gün
Kavgada bir başka günahın yanı başında
Yatakta bir yabancı tenin yanı başında
Yol dikenli, hava puslu
Sürüklerim ruhumu varırım dipsiz kuyuya…
Kaybolduğunu görürsem bir gün umutların
ve zincirler halinde, zamana
İnsanların kendini affetmediğini hatırlarım
Bir gün daha…
Sevişirim utanırım, savaşırım yenilirim
Doldururum ceplerime kırık hayaller ve yalnızlık
Varırım dipsiz kuyuya…
“gece üçte
sessizce”
Ah kalbim ve vicdanım
Her şey orada karardı.
Maskeler maskeler ve yalanlar
Söylediler ateşe. Kara kaderim, kederim,
Halkımın sahte gülüşleridir, biliyorum
Kanlı bir yara diye sarılan ruhuma
Söylediler ateşe,
Bir köşenin dibinde
Bir hiçliğin önünde
Karanlık ağaçlara ve nefretlere karşı
Bir halkın gösterişsiz, sessiz acımasızlığında
Lanet nasıl fısıldanırsa öyle
Yabancı dilinde
ve her dilde…
sonsuz
acı
Artık kesinlikle biliyoruz;
Günah adına dökülen yaş
Sapı zehir zakkum güzelliğinde bir hançerdir.
Vicdanın derinlerinde…
Cehennemde
ve her yerde…
Bir yanıt yazın