Yine bir akşamüstü, şehrin yorgun ışıklarında
Sessizce oturmuş, anıları deşiyorum usulca
Bir yara kabuğu gibi, eski bir aşkın izi
Her dokunuşta kanayan, dinmeyen bir sızı
Belki de hiç geçmeyecek, bu derin yalnızlık
Yüreğimde biriken, kırık cam parçaları
Yüzünü hatırlıyorum, silik bir fotoğraf gibi
Gözlerinde kaybolduğum, o masumiyet nerede şimdi?
Boş bir salıncak gibi, sallanır durur hatıralar
Rüzgarın fısıltısında, kaybolan umutlar
Bir şarkı yankılanır, eski bir melodi
Unutulmayan bir aşkın, hüzünlü hikayesi
Şimdi bir yabancıyım, kendi içimde bile
Aşkın yalanlarına, inanan bir çocuk gibi
Her yeni güne başlarken, aynı umutsuzluk
Yeniden sevebilir miyim, bilmiyorum artık
Bir gölge gibi dolaşırım, bu koca şehirde
Kaybolmuş bir ruhun, çaresiz arayışı
Yine de bir umut var, içimin derinliklerinde
Belki bir gün geçer, bu acı diner de
Yeniden doğabilirim, küllerimden
Bir kelebek gibi uçabilirim, gökyüzüne
Ama şimdilik suskunum, sadece suskun
Bir yanıt yazın