Girdi
Üzerinde lacivert bir takım vardı
Ütüsü bozulmuş, sanki aceleyle giyilmişti
Terliydi
Önce bir süre kalabalığa baktı durdu
Yabancılaştı, küçüldü, beni buldu
Umursamadım
Gözleri doluydu, anlamadım
Oysa bir kaybedilmiş çocuk gibi ürkekti, sessizdi
Bir sandalye çektim, oturmadı
Mendilini uzattım, almadı
Ağladı
Gözyaşlarını ben sildim
Kısa bir hıçkırık yükseldi dudaklarından
Benim içime de düştü
Utancımdan kızardım
Diğer şahitler gülümsediler
Ben kendimi unuttum, şaşırdım
Ceketimi düzelttim, kravatımı gevşettim
Bana doğru eğildi, nefesi yüzüme çarptı
Soğuktu, titrekdi, saklamak isterdim bu nefesi
Ağır ağır dışarı çıktık.
Girdi
Boş sokağa yürüdük
Sigara yaktım
Arkamı döndüm, yavaş yavaş anlattım
Sustu
Tam o zaman…
Zaman da durmuştu sanki
Önce tarifsiz bir pişmanlık hissi
Sonra dipsiz bir yalnızlık
Yalnızlığın ortasında bir köpek uluması
Ardından bir şehrin uğultusu
Binlerce insan sesi
Sol elinde buruşmuş bir fotoğraf
Yok, hayır, fotoğraf da değildi
Unutulmuş, saklanmış bir anı
Ve anılar
Ve hayaller
Kendimden vazgeçtim.
Bir daha konuşmadı, hayır, bir daha hiç konuşmadı
Ama onunla ben
Ne zaman hatırladımsa o zaman ağladım.
Bir yanıt yazın