Bu şehir ne zamandır böyle
Çoktan yitirmiş rengini
Gündüz de kalabalık, gece de siren sesi
Yapayalnız bir kalbin atışını dinler bir gölge
Köşede, duvarda
Ah, hangi yüzüme baksam yabancılık yine.
Yürürüm yorgunca, girerim bir internet kafeye
İçerde on beş genç
Umutsuzluk on beş genç
Bir kahve isterim usulca kendime
Bir kahve daha isterim kendime
-Söyle be! ne zamandır böyle bu şehir
-Toprağın değil asfaltın üstünde.
Belki sabah değişecek
Bir kaygı gelecek bir başka kaygının yerine.
İnsan bazen utanmaz mı yaşayıp yaşayıp kendine.
Bu gökdelen ne zamandır böyle yüksek
Çoktan unutturmuş gökyüzünü
Aşk da sanal, sevgi de bir ekran ışığı
Gerçek bir dokunuşu özler bir beden
Odada, yatakta
Ah, hangi yöne dönsem karanlık gene.
Belki yağmur dinecek
Bir umut yeşerecek bir başka umudun yerine.
Bir yanıt yazın