Aşk bir telaşla iner caddeye, asfalt kokar,
Sabahın ilk ışıklarıyla uyanan
Eski bir sinema salonu gibi,
Hep aynı filmi oynarsın ey unutulmuşluk!
Kimse bilmez hangi durağa gideceğini,
Bir zamanlar orada olduğunu.
Ey yalnızlığı seven, ey beton ormanların sakini!
Hatırlarsın o bitmeyen yağmurlu günü,
Sessizce izlemiştik gök gürültüsünü,
Biri diğerinin sığınağı olmaya ant içmişti.
Arnavut kaldırımlarında yankılanan adımlarımız,
Bir tesadüf müydü yoksa kader mi?
Bilemedik.
İki bilet almıştık, biri boş,
Keşke sadece bunun için kaybolsaydım seninle.
Aşk bir duvar yazısıdır artık, silinmeye yüz tutmuş,
Kentin kalbinde bir anı,
Paslı bir bankta unutulmuş eldivenler,
Hiç gelmeyecek bir otobüsü bekler gibi.
Yüzünü hatırlıyorum,
Sanki dün gibiydi,
Ama artık çok uzakta.
Bir yanıt yazın