Aşk, alacakaranlıkta bir hayal gibi,
Ne tam karanlık, ne de gün ışığına yakın.
Sınırda bir duygu, belirsiz ve derin,
Yasak bir meyve, tatlı bir zehir,
Modern dünyanın kayıp gölgesi.
Sevdalar artık sanal bir ekranda başlar,
Dokunmadan hissedilen, uzaktan yaşanan bir arzu.
Yüz yüze gelmekten korkan, saklanan, kaçan ruhlar,
Gerçekliğin ağırlığı altında ezilen hayaller,
Bir algoritma, bir beğeni, bir kalp emojisi kadar yakın,
Ama binlerce kilometre kadar uzak,
Alacakaranlık sevdası, sahte bir cennet.
Aşk mı bu, alışkanlık mı?
Yoksa sadece bir yanılsama mı?
Bilinmez.
Yalnızlık bir deniz, boğuluyoruz içinde,
Kurtuluş sandığımız sevda, bir tuzlu su yudumu.
Herkes bir başkasının gölgesinde teselli arar,
Kimse kendi ışığını bulamaz alacakaranlıkta.
Ve güneş doğar, gerçekler yüzümüze çarpar,
O zaman anlarız, alacakaranlıkta sevmek bir hataydı,
Çünkü gerçek sevgi, gün ışığında yeşerir.
Bir yanıt yazın