Gün batımı vurur solgun yüzüne,
Sanki bir çağ yangını büyür içimde.
Eski bir taşra meyhanesi,
Duvarlarda yankılanan yitik bir beste.
Kadehinde eriyen buz gibi hayat,
Anılar birer sis perdesi ardında.
Uzaklarda bir tren sesi duyulur,
Vagonlar dolusu hasret, kimsesizlik.
Ellerin titrek, gözlerin dumanlı,
Geçmişin ağırlığı çöker omuzlarına.
Bir zamanlar parlayan yıldızdın sen,
Şimdi sönük bir kor ateş misali.
Yüzünde derin çizgiler belirmiş,
Her biri bir yaşanmışlığın izi.
Gökyüzü kızıl bir renge bürünür,
Alacakaranlık şarkısı fısıldar rüzgar.
Belki yarın başka bir umut doğar.
Bir yanıt yazın