Gün biterken,
Şehir daha yorgunken düşeceksin yola.
Kulaklığı takmanın telaşı parmaklarında,
İçinde bir an önce kaçmanın arzusu,
Kaybolacaksın;
Kaybolacaksın neonların karmaşasında.
İnsanlar çıkacak yoluna, yabancı;
Aldırmayacaksın.
Sesleri kapattıkça
Sessizlik çökecek içine kat kat;
Yüzler karardığı vakit ekranların,
Kaldırımlardaki gölgelerinde,
Ansızın,
Bir fısıltıdır duyacaksın uzaklarda.
Anılar mı dersin, hayaller mi dersin;
Ayrılıklar acılar mı dersin, pişmanlıklar keşkeler mi?
Unutulmuş şarkılar, kırık dökük düşler, yalanlar mı?
Heeeey!
Ne bekliyorsun be, bırak kendini kalabalığa;
Geride bıraktığın ne varsa unut gitsin;
Görmüyor musun, her yanda yalnızlık;
Yol ol, iz ol, nefes ol, gölge ol, dert ol;
Git kurtulabildiğin kadar.
Bir yanıt yazın