Yılgın Saatlerin Çağrısı

Bu bir ağıt:-
kırık aynalarda
yılgın saatlerin çağrısı!
Bu bir hüzün:-
kül rengi bir anı örgüsü!
düğümleniyor;
soluk; gri bir perde gibi kapanıyor
düşkün omuzlarında
yorgun gözleri ıslak yalnızların!
Ben de duydum o çağrıyı,
ben de çözdüm o örgüyü,
ben de onlarla
kayboluşa giden
yoldan
geçtim!
Ben de tattım kırık aynalarda hüznü.
Ben de fısıldadım o ağıdı!
Ruhumuz zamandan aldı yarasını;
paslı çarkların dişlerini
kırarak
söküldük!
Savrulduk;
sessiz çığlıklara sindik!
Umutlardan
umutlarla kuruyan dallar
titriyor solgun ışıkta kararan yapraklarını.
Keder yüklü yolcular anımsıyor
unutulmuş şarkılarını!
Göç var
geçmişe göç!
Hatıraları saklayacağız
geçmişin zaptı yakın!
Düşmesin bizimle yola:
yaşanmamış hayallerin
özlemini
kalbinde kara bir
taş
gibi taşıyanlar!
Saklasın sırrını
kendi gölgesinde kaybolanlar!
İşte:
şu zamandan
düşen
tozda
milyonlarla kırık düş parçalanıyor!
Sen de al
avuçlarının içine yalnızlığını;
şu zamandan
düşen
toza bırak;
yalnızlığını anıların yanına kat!
Göç var
geçmişe göç!
Hatıraları saklayacağız
geçmişin zaptı yakın!
Biz anılardan, kederden, umuttan, gurbetten doğduk!
Hüznü emziriyor çocuklarına annelerimiz,
gözyaşı kokuyor yorgun ellerimiz!
Kederimiz derin!
kan kadar derin,
kaybolan gençliklerin rüyalarında sönen
“o gün”
kadar derin!
Yıkıntılarımızın gölgesini yıldızlara uzatarak,
unutulmuş isimlerimizin üzerine basarak
kayboluyoruz
geçmişe doğru!
Kaybolanlar
yaşayarak kayboldular;
anılarına gömüldüler.
Vaktimiz yok onların yasını tutmaya!
Göç var
geçmişe göç!
Hatıraları zaaptedeceğiz
geçmişin zaptı yakın!
Yüzlerde silinmiş çizgili yalanlar tütüyor!
Karanlık sokak lambaları
kıvranarak
sönüyor!
Fısıldadı en geride kalan,
susturulan!
Bu ses!
Bu sesin çaresizliği,
bu çaresizlik
yaralı güvercinlerin gözlerine hüzün
veren,
onları oldukları yerde
çaresiz
bırakan
çaresizlik!
Fısılda ki unutalım
fısılda!
Hüznü içiyoruz sesinde!
Yıkılıyoruz,
yıkılıyor!..
Sisli sokakların karanlık köşesinde
gözyaşları gökyüzünü yansıtan gölgeler kayboluyor!
Göç var
geçmişe göç!
Hatıraları zaaaaptedeceğiz
geçmişin zaptı yakın!
Yüzler solgun
gözler solgun.
Fısılda yalnızların türküsünü,
Fısıl-da
Fısıldayalım!


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir