O şehirli bir ruhtu.
Siste bir lale aradı.
Lalenin düşü şehrin gürültüsünde
kaybolan bir umuttu,
beton
renkli.
Bir ruh gibi özlüyordu ruh.
Ve kalbi öyle büyük hayaller için
çırpınıyordu ki ruhun,
bulamazdı kokusunu,
dokunamazdı yaprağına
beton
renginde
solan lalenin.
O şehirli bir ruhtu.
Siste bir lale aradı.
Yalnız ve yorgundu ruh.
Sessizliğe susamıştı ruh
kayboldu şehrin büyük kalabalığında.
Ve vazgeçti! deyip beton sisinden,
sığındı eski bir köy evine
beton
renginde
açan lale ile.
Şimdi anlıyor ki şehirli ruh,
büyük şehirlerde lale bile solarmış:
beton
renginde
bir sis…
Bir yanıt yazın