Şehrin paslı tenekesi
yıldızları saklayan duman perdesi
yalnızlığın keskin bıçağı sırtında
bir çocuk gülüyor kirli avluda
anne türkü yakar, sesi kısık
hayaller tütüyor teneke sobadan
sokak lambası titrek bir ışık bırakır
gecekondu duvarlarına sinmiş acılar
her tuğla bir umut, her çatlak bir hikaye
zaman durulur, anılar canlanır yeniden
kömür kokusu, çocuk kahkahası karışır havaya
bir yoksulluk türküsü yükselir derinden
şarkılar söylenir sabaha kadar
sokak ıssız, yalnızlığın rengi
duvarlarda gölgeler dans ediyor sanki
umut kırık, düşler yarım
hayat acımasız, kader zalim
ama yine de bir umut
güneş doğacak elbet
sabah olacak yeniden.
Bir yanıt yazın