Ay Tutulması Yalnızlığı

boşluk sancısıdır gece
uzağa giden bir gemide pas
kül yutan şehirler gibi
yalana hüküm sürüyor
yoruluyor düş…
senin sıcaklığından iz yok
buz grisi bir an
ve paslı zincirlerde
ay tutulması yalnızlığı…
bazı körpe yapraklar
düştüğü topraklara yabancı
yalan yanlış kök salmalara mahkum
buz grisi bir an
ölüm sessizliğinde ay tutulması yalnızlığı
önünden rüzgar geçen değirmenin çaresizliği
duran dünya
esneyen yıldızlar
anlamsız bir nefes yarışı
unutuldukça çoğalan
kayboldukça beton anılar
ve anılarda
ay tutulması yalnızlığı…
kıyılarında umutsuz yaşanan
şafak vakti ağıt
ikindi vakti sahipsiz bir ev
keder biriktiren bir ressam
ve gri kokulu taş bahçelerde
ay tutulması yalnızlığı…
çaresiz yağmurlarda
nefsi hükümdardır bir damlanın düşüşü
kimsenin hayallerini süslemediği
buz grisi bir an
ve acısına küfreden kırık temmuz makamında
dokunaklı
ay tutulması yalnızlığı…
sormadan susan budala
yalan değil hayal değil hiç yok
sanal bir aydınlığa dayanan
çağıl çağıl bir dert bile değil
çağlayan diliyle fısıldamak
ve fısıltılarda
ay tutulması yalnızlığı…
rengine sessizlik
kıvrımına gözyaşları
dallarına kederli bir hayat dokunuşu
ve buz grisi bir an içre yazılan
küskün şarkılarda
ay tutulması yalnızlığı…


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir