Yarının Dünleri

Ben
geleceğe gitmek isterim.
Dününü unutan yarına
ne verebilir ki, dersin?
Ben veremem hiçbir şey.
Belki beni dondurursun,
bir buz küpü içinde saklarsın
yüz yıl, bin yıl.
Buz camdan olsun,
berrak, derin bir camdan olsun
ki eriyişimi görebilesin…
Çabamı anlıyorsun:
vazgeçtim bugünden olmaktan,
vazgeçtim anı biriktirmekten
gelecekte var olabilmek için.
Ve su oluyorum
bekliyorum yanında senin.
Sonra, sen de çözülünce
buzluğuma gelirsin.
Ve orada beraber uyanırız
geçmişin tortusuyla,
ta ki bir kararsız bilim insanı
yahut meraklı bir torun
bizi oradan çıkarana kadar…
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
yoğunlaşacağız
ki birbirimize,
eritildiğimiz laboratuvarda bile atomlarımız
yan yana titreşecek.
Zamanda beraber yüzeceğiz.
Ve bir gün yeni bir bilinç
bu donmuş hatıradan anlam çıkarırsa
çekirdeğinde muhakkak
iki akis görecek:
biri sen
biri de ben.
Ben
daha geleceği düşünmüyorum.
Ben daha bir anı yaratacağım.
Şimdi akıyor içimden.
Coşuyor ruhum.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama gelecek de korkutmuyor beni.
Yalnız çok anlamsız buluyorum
bu bekleme şeklini.
Ben çözülünceye kadar da
bu değişir herhalde.
Uyanmak ihtimalin var mı yarınlarda?
İçimden bir ses:
belki, diyor.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir