İnkârın Gece Nöbeti

Bir yalan fısıltısı duymayayım
Gerçeği arıyorum her köşede
Sanki hiç var olmamış gibi
Bir sahte gülüş görmeyeyim
İçim daralıyor, isyanım büyüyor
Susmak mümkün olmuyor
Her şey bana ihaneti hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Maskelerin binlercesini görürüm
Bir sessizlik çökse üzerime
Yalanları düşünmeden edemem
Söylediğim bütün sözlerin yankıları acıtır
Manası zehirden gelir
Gördüğüm düşlerin
Yaptığım seçimlerin
Ve içimdeki bu dinmeyen şüphe
Bu tarifsiz öfke
İnkar ettiğim içindir

Vicdanım rahat değil artık
Aydınlıktan korkuyorum artık
Utanıyorum yüzleşmekten
Şu kalem hala gerçeği yazmamı bekliyor
Şu defter içimi dökmemi
Şu cümleler doğruyu söyleyebilmek için duruyor aklımda

Ve şu an gerçeği haykırsam
Gök gürleyebilir dehşetinden
Zaman durabilir
Çünkü benim dünyamda
Özgürlük, doğruyu söylemek demektir.

Bir çocuk susmayı öğrenir
Bir ağır hasta konuşmayı
Kelimeler anlamını ve gücünü yitirir
Yalnız bir insan doğruları
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün susanların çığlığı ve sesi
Doğruyu söyler
Celladını bekleyen bir mahkum gibi

Ben konuşana kadar
Aklım kapalı duracak
Yalanlar sızmasın diye
Artık susmayacağım
Gerçekler gizlenmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin kabullenişte
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Neredeydin diye, Neredeydin?

Bir gün bu kapıdan hakikat girecek
Biliyorum
Ergeç bu inkarın bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu saklanmayı ve ölümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp kucaklayacağım gerçeği
Uzun uzun ağlayacağım.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir