Kategori: Şiir

  • Başlıksız Şiir (2025-07-24 14:05:14)

    Yüzleşmeler Çağı

    Şarkılarımı dinler misin artık, sustuklarımda yankılananları?
    Kimleri sakladım içimde, kimleri fırlattım zamana?
    Yüzleştim mi aynadaki yabancıyla?
    Tekrar sormalıyım kendime
    Hayallerimi, umutlarımı
    Gözlerim eski defterlerde mi kayboldu?
    Kutsadım mı yoksa yalnızlığımı?
    Yaralarımı sardım mı?
    Doğru okudum mu hayatın hecelerini?
    Ellerim nasırlı, kalbim yorgun, ruhum asi,
    düşlerim yarım, sözlerim eksik mi?
    Affettim mi beni unutanları:
    Yalanları, ihanetleri, kayıpları, acıları, kırgınlıkları,
    Geçmişe, bugüne, yarına borcumu ödedim mi?
    Hissettim mi içimdeki fırtınaları
    Hala inanabiliyor muyum mucizelere?

  • Yüreğim Söz Dinlemez Çağa

    Düştüm aşkın ateşine yanarım,
    Garip gönlüm dertten derde konarım.
    Sevda yolu çetin, yollar ararım,
    Bir umutla yarına seslenirim.
    Çağ değişti, gönül aynı çağda,
    Yüreğim söz dinlemez çağa.
    Eskilerde aşk bir sır, bir duaydı,
    Şimdi her söz yalan, her yüz riyaydı.
    Sevgi nerde, kimde kaldı, bilemem,
    Ben o yari nasıl bulup sevemem?
    Bu çağın vefası yalan dolanmış,
    Gönül yaram derin, kan revan olmuş.
    Ey felek, bu sevda niye böyle yazılmış?
    Yine gönlüm bir yare tutsak,
    Sevda ateşiyle yandım, oldum hak.
    Aşkın kanunu, sevdanın yolu bu mu?
    Gönül feryat eder, dinleyen yok mu?
    Yüreğim söz dinlemez çağa.

  • Suskun Ağrılar

    o ağrılar ki derindir
    yitik bir coğrafyanın
    haritasız sokaklarında yankılanır
    o ağrılar ki bazen
    umutsuz bir bekleyiştir
    unutulmuş bir kıyıda
    sırrını saklayan yosunlu taşlar

    o ağrılar ki
    geçmişin karanlığında
    sönmeyen bir ateştir
    kül olup savruldukça yeniden alevlenir
    o ağrılar ki ruhumuzun en ücra köşesinde
    saatli bir bomba gibi
    patlamayı bekler durur
    o ağrılar ki bir kere fısıldanmıştır kulağımıza
    ömür boyu taşırız.

  • Sırrım Kalsın Diye

    Yüzüm senden döner
    saklansın
    ne tenha bir yalan telaşı
    ne sızısı suskun bir şarabın,
    yorgun ve bitkin bir duvar saati yalnızlığı
    avuçlarının arasına düşen kaderine…
    kırgın aynalar unutulsun
    yüzüm senden döner
    saklansın
    sen unutsan aslında
    bütün anıları tüketirsin
    hayalde kalmayacak hayalim
    yanlış limanlar yanlış gemiler
    ve her seferinde karabatak
    meczup yalnızlık tadacak
    aklına bir soru gelecek
    bir tutam küllenmiş umudun isyanına
    emanet edeceksin
    bütün şehirlerin sesi kesilsin
    yüzüm senden döner
    saklansın
    ellerin bir seraptı çöllerimde,
    ellerin,
    yorgun saatlerime kapanan gizli kapı..

  • Arafta Kalan Yemin

    Bir söz verdin, tutmadın yeminini
    Aşkınla yandım, sönmedi kinim
    Unutulmaz sandım, oysa ki anı
    Yalanmış gözlerin, sahteymiş sevgin
    Şimdi hangi yolda, kiminlesin sen?
    Hangi ellerdesin, nerelerdesin ben?
    Bir yabancı gibi baktın yüzüme
    Düştüm dipsiz kuyuya kendi elimle
    Gönlümde bir sızı, dinmeyen bir ah
    Sensiz geçen her gün, bin beterdir vah
    Ne mümkün unutmak, ne mümkün affetmek
    Bir çıkmaz sokakta, kayıp bir çare
    Gözyaşlarım sel oldu, aktı denize
    Yüreğim kan ağlar, düşmanım nefse
    Sensiz geçen günler, zindan bana
    Dön gel desem de, faydası yok asla

  • Bu da Bir Çeşit Veda

    Yersiz bir telaş bu,
    Alıp başını gidiyor
    İçimin gümbürtüsü.
    Acemi bir hüzün,
    Gözleri yollarda kalmış
    Kalbi kırık,
    Yüzü asık,
    Öylece duruyor
    Bir başına,
    Veda busesi kondurmuş.
    Yabancı bir his bu,
    Hatıralar canlanıyor
    Eski bir şarkı
    Çalıyor içten içe,
    Sessizce ağlıyor.

  • Bu Bekleyiş

    Bu bekleyiş… bu bekleyiş… bir ince sızı,
    Ruhumda dolaşan bir eski anı.
    Bu bekleyiş… bu bekleyiş… bir gün bitince,
    Hatıralar beni tanımaz olur.
    Umutlarım yeşermez.
    Bu bekleyiş içimde büyüyen bir fidan,
    Kökleri derinde, dalları kırık.
    Bu bekleyiş, kalbimde açılan bir yara,
    Kabuk bağlamayan, kanayan durmadan.
    Bu bekleyiş yerde çile, bende yük,
    Dayandıkça içimde büyüyecek.
    Bu bekleyiş yalnızlık hissimden derin;
    Umutlar tükenmez bilinmezlerden.
    Hülyaların kalbimde yaptığı yemin,
    Anılardan, özlemlerden ve düşlerden.
    Bu bekleyiş geçecek.

  • Uykusuz Sözler Biriktirdim

    Yüzümde eski bir gülümseme var sadece
    Gözlerimde uzak bir şehrin ışıkları
    Belki de hiç uyanmamalıydım.
    Bir tren düdüğüydü sanki duyduğum
    Yırtık bir afiş gibi savruluyorum
    Sessizliğin en kuytu köşesinde.
    Ne tuhaf bir ağırlık çökmüş omuzlarıma
    Eski bir sandıktan çıkmış gibi kelimeler
    Boğazımda düğümleniyor her hece
    Yüreğimde saklı bir yangın gibi
    Sönmek bilmeyen bir acı.
    Uykusuz sözler biriktirdim ben
    Kirpiklerimde asılı kalmış anılar
    Bir düşten uyanmak gibiydi hayat
    Unutmak mümkün mü peki her şeyi?

  • Sessizlik Hükümrandır

    Güneşi ayı filan bırak
    Denizi sahili filan bırak
    Yalanı riyayı bırak
    Vaatleri törenleri bırak
    Evet
    Törenleri özellikle bırak
    Çünkü sessizlik hükümrandır
    Her insanın şatafatlı çabası
    Yeter sanılır anlam bulmaya
    Ve hayatın karmaşasından
    Bir umut bahanesiyle kurtulmaya
    Geçip giden anıların yası
    Nesilden nesile aktarılan bir yalnızlık duygusu
    Gökdelenler plazalar bütün öbür beton yığınları
    Hakkım var mıdır bunları söylemeye
    – vardır
    Sabah olurken ve akşam inerken
    Yazdan güze girerken ve güzden çıkarken
    Ve şehirde ve köyde
    Hakkım vardır –
    Çünkü en azından dünyadan
    Boş bakışlı insanlar geçer
    Hızlı trenler geçer
    Yük dolu gemiler geçer
    Yelkenleri tamir edenleri ve yolcularıyla
    Ve onların aileleri ve hayalleriyle
    Ve bilinmez sanılır yarını
    Bir fabrika işçisinin
    Oysa kesinlikle yazılmıştır
    Her ayrılık şarkısında
    Asıl olan sessizliktir
    Hükümrandır
    Konuşmak o yüzden gereksizdir
    Evet sessizlik, yok olsun bütün süslemeler
    Çantan var mı, yalan söyleyen
    Lüks yaşam sahte gülücükler
    Gün görmemiş hırs
    Hırs görmemiş gün
    Ve talan halindeki insanlık değerleri
    Ve altın arayanlar
    Ve istedikleri yerlerde
    Yüksek makamlı petrol bulanlar
    Hem new york sokaklarında
    Hem istanbul caddelerinde
    Bir marka çantasına bunlarla birlikte bakanlar
    Çoğunlukta değildir
    Sessizlik hükümrandır
    Artık her şeyi gördük
    Ve birlikte sustuk
    Ve sustuk ki her şey dipsiz kuyu
    Bir bakışta
    Ve dipsiz kuyu
    Başarılmamış bir iletişimdir
    Dünyanın ortasında söylenmemiş bir söz
    Dipsiz kuyu, insanın kendi ruhu
    Araba arkasında taşınan umut
    Kundağa sığmayan hayal
    Karanlıklarda açan çiçeklerin
    Bir insanın yok oluşuna dönüşü
    Bir insan yok oluşu olmaya
    Çünkü sessizlik hükümrandır
    – İşte o zaman diyorum ki –
    Gidişin hayırlı olsun senin
    Her şey bağışlasın seni
    Çünkü sessizlik hükümrandır
    Ve ezecektir ağırlığıyla dünyayı
    – İkimize bir sükunet elbette yetmez
    Türlü şeylerin saklandığı –
    Doğruluğa dürüstlüğe huzura
    Artık ayıp olan huzura
    Çünkü sessizlik hükümrandır
    Sessizlik.

  • Kum Saatinde Nefes

    Her şeyin gitmesini izleme;
    Bir an geri gelmeyecek.
    Sen yanmayasın diye,
    Uyanmayasın diye,
    Kabullenesin diye…
    Kendini tanıman için..
    Herkesin gölgesinden korktuğu çölde
    Sen susayasın diye.
    Geçenler hep kalacakmış gibi..
    Vahalarda seraplarda
    Kaybolasın diye.
    Bildiğini unutmak için
    Bilinmez’i tatmalısın.
    Tam kuruyasın diye.
    Her şeyin gitmesini izleme,
    Sen yok olasın diye.
    Bir an geri gelmeyecek,
    Sen, hiç olasın diye.
    Sonsuzluğa karışasın diye.
    Bir zerresin sadece.
    Toz olup savrul diye.
    Çöl olasın diye.