Kategori: Şiir

  • Sessiz Taşınma

    Benim aklımda eski bir sandık
    Dün gece rüyamda gördüm bir de onu
    Annemin sesi miydi sandıktan gelen yoksa

    Durakta bekleyen bir otobüs gibiydi hayatım
    İçimde biriktirdiğim kırgınlıklar
    Gözlerimden süzülen bir anı gibi

    Bir deniz kabuğu buldum, boşluğu anlatır gibi
    İçinde yankılanan bir fısıltı, eski bir aşkın hikayesi
    Neden mi severim seni, karanlıkta bir mum gibi
    Çünkü sen de benim gibi kayıp ve yalnızsın
    Uzaklardan gelen bir melodi, tanıdık ama yabancı
    İşte böyle, odalar sessiz, duvarlar soğuk, buna bir çare bulmalı

    Bu da bir ayrılık şarkısı olmalı, içimi burkan
    Gözlerimden akan yaşlarla yazmalı
    Eski dostlar, unutulmuş yüzler, kırık hayaller gibi
    Bir kuş uçtu, kanatları kırık mı ne
    Ve kuş uçtu muydu, geriye sadece bir boşluk kalır
    Belki de biraz özlem, belki de biraz pişmanlık
    İnsan vedalaştı mıydı, buna bir çare bulmalı

  • Uyumsuzluk Nergisleri

    Görenek, nergis kokusuyla yayılır, sessizce;
    Mahalle kahvesinde rastladığımız
    Evliliği düşleyen genç kız,
    Hep kaybedersin ey yenilik!
    Ey rakısever ey meyhane sakini!
    Hatırlarsın günlerce dertleşmiştik
    O falcı kadın sesli adamı;
    Birinin huzuru olmaya çalışıyordu.
    İki tek atmıştık orada, biri buzlu,
    Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
    Aşk, bir yanılgıdan ibaretti belki de,
    Ama biz yine de inandık,
    Göreneklerin çizdiği sınırları aştık.
    Kibirlerimizle yüzleştik,
    Ve sonunda birbirimize yabancılaştık.
    Şimdi nergisler soluyor, anılar canlanıyor,
    Keşkeler bir bir sıralanıyor zihnimde.
    Görenekler mi yoksa kibirlerimiz mi ayırdı bizi,
    Bilmiyorum ama biliyorum ki
    Uyumsuzluk nergisleri solarken,
    Aşk da bir hayalete dönüşüyor,
    Hatıralarımızın derinliklerinde.

  • Kirli Bir Suskunluk

    O bitmeyen sorguların labirentinde
    yitirilmiş bir doğru muydu vicdanın sesi
    bir anlık mıydı o iç hesaplaşmanın sancısı
    o karanlık düşüncelerin
    o acımasız fısıltıların
    Umutsuz bir arayışın ortasında
    yeniden yeşeren bir pişmanlık filizi
    ruhunun derinlerinde
    belki de
    kirli bir suskunluktan sonra

  • Arafta Bir Bekir

    Niye sevilmemeli öyleyse
    Aşk denilen yalan bir hevesse.

    Yüreğini bekliyor Bekir
    Bir yanda Bekir bir yanda yürek
    Ve görmek istemez gibi yüreği
    Sinmiş bir köşeye.

    Ben ki bir yüreği beklemekle yitirdim ömrümü
    Bir yüreği ve yüreğin bütün ihanetlerini.

    Getirdiler beni bu beton şehre bir yaz
    Otobüsle yukarı tırmandık
    Rutubetli bir odaya soktular – ben böyle istemedim böyle oldu –
    Kapı numarası 17’ydi aklımda kaldıysa
    Pencereden antenler görünüyordu, kablolar ve birtakım kuşlarla örülü antenler
    Uzağımdan geçiyordu bazı kuşlar da
    Paslı bir radyatör asılıydı duvarda. Duvarın her yerinden
    Küflenmiş borular geçiyordu
    Ve her şey o kadar kirliydi ki, ayrıntılar
    Hayallerin kırık dökük halini gösteriyordu sanki
    Ve bütün kırık döküklerde koskocaman bir kalp
    Bekirin kalbi
    Hepsi de yara gibi beni
    Sarmıştı yara gibi Bekiri.

  • AFFETMEK

    Kaçmak mı gerek
    Sessizce gitmek mi
    Bilmeden, görmeden
    Ardına bakmadan
    Unutmak mümkün mü

    Bir nefeslik ara
    Kalbin kırık sesi
    Yüzümde bir yara
    Bırakmak mı gerek

    Acı tatlı anılar
    Sığınmak bir limana
    Yok saymak geçmişi
    Ne mümkün affetmek

    Yeniden başlamak mı
    Kendine dönmek mi
    Yoksa kaybolmak mı
    Yok olmak yavaşça
    Affetmek mümkün mü

    Belki de denemeli
    Unutmak mümkünse
    Yok saymak geçmişi
    Çiçek açmak yeniden
    Gün doğarken ufukta
    Belki de affetmeli
    Kendin için, sadece.

  • Yarım Kalmış Bir Hevesin Sureti

    Kaldırım taşlarına düşmüş
    bir umut gibiydi yüzün,
    unutulmuş bir şarkı melodisi…
    Şimdi, bir bankta oturmuş,
    geçmişin tozlu sayfalarını karıştırıyor,
    yüreğinde küllenmiş bir aşkın izleri,
    kayıp bir rüyanın peşinde,
    bir zamanlar parlayan gözlerinde
    şimdi derin bir hüzün var.

  • Zihin Atlası

    1988’de uyandım
    uyanır uyanmaz koşmaya başladım
    düşe kalka bir ömür sürdüm
    beş yaşımda mahallede haylazlık ettim
    yirmi beşimde şehirde idealist bir öğrenci
    elli beşimde yine şehirde kayıp bir yabancı
    ve on yaşımdan beri aklımla cebelleşirim

    kimi insan kuşların, kimi denizlerin sırrını çözer
    ben ise zihnin labirentlerini
    kimi insan gökyüzünün haritasını çıkarır ezbere
    ben aklın haritasını

    hem zirvelere tırmandım hem de dipsiz kuyulara düştüm
    övgüler aldım yerildim de ve bilmediğim duygu yok gibidir

    otuzumda beni susturmak istediler
    kırk sekizimde aklımın bana yeterli olduğunu söylediler
    söyleyenler oldu
    otuz altımda bir düşünceyi ifade etmek için aylarca uğraştım
    elli dokuzumda bir kararımdan bir ömür pişmanlık duydum

    Freud’u okumadım ama düşüncelerimi anlamaya çalıştım
    Jung’u inceledim ama cevapları içimde aradım

    aklımı zincirlemeye kalktılar
    başaramadılar
    karanlık odalarda da aklımı kaybetmedim

    elli birde yalnız bir adada aklımla yüzleştim
    elli ikide kırık bir kalple düşüncelerimi susturdum

    sevdiğim fikirleri savundum
    bir zerre pişman olmadım
    ihanet etmedim inandıklarıma
    konuşmadım arkasından yol arkadaşlarımın

    düşündüm ama boş durmadım
    hep aklımın teriyle kazandım ekmeğimi ne mutlu bana

    başkalarının hatalarından ders çıkardım yalan söylemedim
    yalan söyledim birilerini korumak için
    ama kendimi de kandırdım bazen

    bindim trene uçağa otomobile
    çoğu binemiyor
    felsefe okudum
    çoğu okuyamıyor adını bile duymamış felsefenin
    çoğunun gittiği bazı yerlere ben gitmedim çocukluğumdan beri
    şarlatana soytarıya yalancıya
    ama bazen aklıma şeytan uydu

    kitaplarım raflarda tozlanır
    aklım ise her gün yeni bir soruyla uyanır

    bunamadım henüz
    bunamam da şart değil
    ünlü filan olacağım yok
    hevesli de değilim bu işe
    bir de savaşa girmedim
    siperlere de girmedim gece yarıları
    bombardımana da maruz kalmadım
    ama tutuldum akıl oyunlarına
    sözün kısası dostlar
    bugün köşemde düşünmekte olsam da
    insanca yaşadım diyebilirim
    ve daha ne kadar yaşarım
    aklımdan neler geçer daha
    kim bilir.

  • Beton Kokulu Sabahlar

    Şehrin en ucunda bir umut belirdi,
    Sırtında yüküyle, yorgun ve bitkin,
    Bir kararlılık vardı gözlerinde,
    Hayata tutunmak için direndi.
    Bütün kaldırımlar şahit bu çabaya,
    Duvarlar dinler fısıltılarını,
    Rüzgar taşır kokusunu uzaklara,
    Çocukluğunun izlerini arar gibi,
    Belki bir gülüş, belki bir anı,
    Umutla beklerdi her yeni günü,
    Yarınlara dair bir sözü vardı.
    Adını bile unuttum,
    Yüzünü de, hayallerini de,
    Yalnız ara sıra aklıma düşer
    Koştururken sokaklarda.

  • Toprakta Uyanış

    Yeşilden bir fısıltı, taşlara düşen bir an,
    Toprak uyanır sessiz, derinden bir çağrıdan.
    Ağaçlar göğe uzanır, kökler derine iner,
    Her yaprak bir duadır, rüzgarla söylenir.
    Güneşin ilk ışığı, çiğ tanesiyle dans eder,
    Kuşlar şarkılar söyler, umutla seslenir.
    Doğa bir şölen sunar, renklere bürünür,
    Her çiçek bir tebessüm, gönüllere siner.
    Suyun sesi huzurdur, taşlar arasında akar,
    Hayatın döngüsü, sonsuz bir nehir.
    Toprak ana kucağında, her canlı yeniden doğar,
    Sevgiyle sarılır, şefkatle besler.
    Sessizliğin içinde, bir anlam gizlenir.
    Yeniden doğuşun sırrı, doğayla çözülür.
    Kalpler birleşir, ruhlar arınır.

  • Geçkin İhtimal

    Çok eski bir korkuyu
    Çok yeni bir umutla
    Yendiniz mi..
    Çok yeni bir sevgiyi
    Çok köhne bir kaygıyla
    Yadırgadınız mı..
    Eksilmiş bir cesaret,
    Bitirilmiş bir gayret
    Aradınız mı..
    Tutulmayan bir yemin,
    Duyulmayan bir feryat
    Unuttunuz mu..
    Bir vefayı düşerken,
    Bir cefayı gülerken
    Sezdiniz mi..
    Hep mi hep gidecekmiş gibi,
    Hiç mi hiç gelmeyecekmiş gibi
    Duruldunuz mu..
    Sessizliği duymaya duymaya,
    Çığlıkları görmeye görmeye
    Kandınız mı..
    Umutsuzluğun kıyısında,
    Umutların ortasında
    Avundunuz mu..
    Yersiz bir telaşla,
    Telaşsız bir düşle
    Yorulmadınız mı..