kendime sakladım gülüşünü
en kuytu anılarımın sandığına
düştükçe kırılan hayallerimin
en sağlam limanıydı gülüşün, yeminli yaz vakti
istemem ben sahte sevinci
bilirim ki yalandan parlar her sevinç
gülüşünü kendime sakladım
ben sakladım düşlerimi
kırılan kalbimin, onulmaz yarasının
kimsenin olamadığım yerdeyim
ne söylesem
anlaşılmaz sesim
herkesin sevdasından bambaşka severim
bana senden kalan zaman
yıprattı beni
madem seni sevdim dünyaya
madem aşkımı verdim
benden uzaklaştı, çoğaltılan sevdam
sevdikçe anladım:
aşkın malıyız hepimiz
düğümlüyüz bağlıyız
azımız çoğumuz
ne kadar seversek o kadarız
çok kısa görünen aşk
çok derindir aslında, çünkü
aşkı çok az yaşar insan
kendine vursa da aşkı, adanmış bir yalnızlığa
gülüşün, mutlak gerçeğim, aklımda hep senin adın
başka bir aşka başladım, yolum farklı
aşkım uçsuz bir deniz, ben damla kadarım.
Kategori: Şiir
Yüzümün İncisi
Yüzümün Coğrafyası Değişirken
Yine bir akşamüstü sessizliği çöküyor
hücrelerime kadar işleyen bir yorgunlukla
sanki bir kıyamet provası bu
yüzümün coğrafyası değişirken usulca
ruhuma düşen her bir çizgiyle
Bu modern zamanların sığınağında
kaçış yok kendinden
bir ayna misali yansıtıyor acıları
ve unutturuyor gülümsemeyi
her geçen saniye
Kaybolmuş bir çocuğun çığlığıdır içim
Rüyaların enkazında yankılanan
Bir umut arıyorum karanlıkta
Belki bir ışık huzmesi düşer
Yüzümün solgun vadilerineYüzleşme Sabahı
Çatlak aynalardan süzüldün içime
Bütün yalanları kararttın
Yüzleşme sabahı
Gün vurmuştu kirpiklerine
Kederlerin isyan büyütmesi
Tükendi bırakılmış umut sandalı
Unutulmuş çocukluk gömleği serde
Neden buradasın, dedim
Gölgelerin arasından
Siste kaybolup giderken anılar
Aydınlıktı yüzleşmeydi sabahı
Çekinmedim seslendim ardından
Sabahki yüzleşmedeki yabancı
Niçin böyle
Yaralarımı sardı duyurmadı
Baktı geçti durduğum yere
Aşkını serpti yüzüme
Atının nalları
Ben doğdum, doğum kutlanmadı
Yüzleşmeli bir sabahtı
Hikayemin sabahını açtım da
Herkes kaçtı içeri
Aydınlık kaldı yüzleşme kaldı sabah kaldı
Sis kalktı anılar kaldı
AydınlıktıUzaklaşmalar
Uzak kentlerde yeni aşklar aradın,
Sanki burada hiç sevgi görmedin.
Bütün sitemlerin
boşluğa yankılandı.
Biten bir filmin ardından
(Sen böyle olmasını istemezdin)
Bir dokunuş yeterdi aslında her şeye,
İçindeki özlemi
Susturamadın.
Sen hep büyük kaçışlar düşledin,
Sıradanlığa tahammül edemedin.
Yılların yorgunluğu
Yüzüne yansıdı.
Sessiz anların kıymetini
(Kendine itiraf edemedin)
Gizli kalbinde
Sakladığın umutlar vardı.
Vermeye cesaret edemedin,
Belki de çok geçti artık her şey için.
Yalnızlığın denizinde
Kaybolup gittin.
Bir veda bile etmeden
(Pişmanlık duymadın mı?)
Ardında kalanlara
Sadece bir hüzün bıraktın.Ebeveynlik Yanılsaması
Büyümek ne garipmiş
Çocuklar anlattılar bana
Önce kardeşim
Salıncakta tepetaklak sallanarak…
Onlar gösterdiler bana hayatı
Oyuncak sanıp parçalayayım diye…
Bu öyle bir çelişkidir ki
Hem öğretmen olacaksın, hem öğrenci…
Ve akıllarındaki o yalan değil,
gerçeğin ta kendisi…
Çocuklar doğurdular beni ağlaya ağlaya
Gine onlar büyütecekler beni sabırla
Ağlatmadan…Yitik Zaman Kapıları
Eski bir ahşap kapı, gıcırtıyla açılır,
Ardında anılar, sisler gibi yayılır.
Bir zamanlar koştuğum sokaklar canlanır,
Yüzler belirir, sesler yükselir,
Kaybolan neşeler, yeniden parlar,
Bir rüya âlemine götürür.
Yine de tanıdık değil bu sokaklar,
Yabancı yüzler, ürkek bakışlar.
Benim sandığım kapı, bir yanılsama,
Bir oyun, bir düş, bir koca aldanma,
Geçmişe dönmek mümkün mü asla?
Kapı kapanır, sisler dağılır.
Hayaller kapısı aralanır usulca,
Umutlar fısıldar, bir meltem gibi.
Yepyeni dünyalar, keşfedilmeyi bekler,
Cesaretle atılan adımlar büyür gider,
Belki de kayıp zaman değil beklenen gelecek,
Yarınlar saklı, o bilinmeyen kapının ardında,
Şimdi umutla yürüme vaktidir.
Her kapı yeni bir başlangıçtır aslında,
Geçmişin yükünden kurtulmak gerek.
Yüzleşmek, öğrenmek, affetmek gerek,
Ardından yeni bir kapı açılır elbet,
Hayatın sonsuz döngüsü içinde,
Her kapı bir fırsat, bir imkân demektir.Yüreğimde Kalan Figan
Gözlerimden akan yaşlar sel olsa,
Dinmez içimde yanan hasret ateşi.
Bu gönül bağım bir demet gül olsa,
Yine de sarmaz kalbimdeki leşi.
Bir ah çeksem dağlar taşlar inlese,
Figanım arşa yükselse,
Yine de sönmez yangınım benim.
Vefasızın sözü zehirli ok,
Vurdu sineme, eyledi beni yok.
Gönlümde açtı derin bir çök,
Tam kapanmaz bilirim.
Derdimi kime desem ne fayda.
Aşkın sillesi ağırdır elbet,
Çekerim çaresiz, yoktur ki medet.
Bu kara bahtım ne zaman güler,
Bilemem gayrı.
Çaresizce beklerim bir haber,
Belki bir gün diner bu keder.
Gönlümde solan güller açar,
Gözyaşlarım diner,
Belki o zaman gülerim ben de.Vicdanın Çağrısı
VICDANIN ÇAĞRISI
Yüreğin en derininde
Bir en vicdan,
Ve vicdanın en yüreğinde
Bir feryat, o sensin insan.O feryada ben kulak verdim..
Vicdan feryadındaydı, verdim
Feryadındaydı sesi,
Sesindeydi insanlık,
İnsanlıktaydı umut,
Umutlardaydı yarınlar.Yarınlar için duydum,
Vicdanın çağrısını,
Çağrısında bir direniş,
Direnişinde adalet,
Adaletinde şefkat,
Şefkatinde merhamet,
Merhametinde huzur.Huzurla ben yaşarım..
Vicdan çağrısıyla yaşarım
Çağrısıyla büyürüm,
Büyürüm insanlıkla,
İnsanlıkla var olurum.Uçuş Korkusu
Gri bir yığın belirdi
Aşıyor
Aşıyor
Aşıyordu beton yığını.
Yoksa bir anlamı var mıydı
Bu umursamaz geçişin?
Belki de dedi tecrübeli gözler
Biz de öyleydik bir zaman
Korkuyla yüzleşmek böyle başlar.
Ve sonra rüzgar yön değiştirdi.Bir Yanılgının Ardından
Şans mıydı, yoksa bilmeden atılan bir adım mıydı,
Kör bir sokakta rastladığım o gözler?
Yoksa sadece yorgun bir ruhun arayışı mıydı,
Yanılgılarla dolu bu uzun, karanlık dehlizde?
Anılar birer hayalet gibi dolaşırken zihnimde,
Gelecek, sis perdesi ardında saklı bir bilinmez.
Bir teselli aradım boşlukta.
Oysa her dokunuş yeni bir yara açtı bende,
Her söz bir pişmanlık oldu dudaklarımda.
Geçmişin hayaleti, bir gölge gibi peşimde,
Her adımda beni daha da derine çekiyor.
Hatırlıyorum o ilk gülüşü, o sahte sevinci,
Şimdi hepsi birer yalan, birer yanılsama,
Kaderin acı bir cilvesi sanki.
Belki de her şey bir oyundu sadece,
Rollerimizi oynadığımız, sahnede.
Ama ben kanadım, gerçek sandığım o aşkın
Yalan rüzgarlarında savrulurken yapraklarım.
Şimdi yalnızım, bir enkazın ortasında.
Ve anlıyorum ki, şans dediğin şey bazen
Sadece bir yanılgıdır, bir serap.
Geçmiş, asla geçmeyen bir sancıdır içimde,
Gözyaşlarımla suladığım bir mezar.
Unutmak mümkün mü, yoksa yaşamaya mahkum muyum?