Kategori: Şiir

  • Yarınsız Sığınak

    Yorgun argın dönmüşüm
    Kendime bir ıssız liman
    Kafamda bin bir düşünce
    Yüreğimde bir eski hüzün.
    Sıyrılmışım günün gürültüsünden
    Sessizlik bir şal gibi üzerimde
    Yapayalnızım yine bu akşam
    Kendimle baş başa, derdimle hemdem
    Bir umut kırıntısı gözlerimde
    Dertlerimi bir kenara koydum
    Dinlenmek gerek belki de.
    Yıldızlara bakıyorum usulca
    Hatıralar canlanıyor içimde
    Hüzünleniyorum sebepsizce
    Bekliyorum yeni bir günün gelişini
    Umutla karışık duygular içinde
    Gecenin karanlığı sarıyor her yanı
    Sessizce fısıldıyorum hayallerimi.
    Belki yarın güneş doğacak yeniden
    Belki umut yeşerecek içimde
    Belki her şey değişecek birden
    Bekliyorum sabırla yeni bir şafak
    Yorgunluğum geçecek belki de
    Düşlerim gerçek olacak kim bilir
    Yarına dair inancım tam benim.
    Yeniden doğacak
    Umutlarım tazelenecek
    Sığınak dinginleşecek.

  • Cam Kırığı Hüzün

    Çok yorgunum, dinlenemem artık.
    Yüreğimde bir sızı, bitmek bilmez.
    Eski bir aşkın külü savrulurken,
    Yeniden sevemem, imkansız artık.
    Bu yalnızlık benim kaderimmiş.
    Gözyaşlarım kurumaz, akar durur.
    Anılar birer hayalet gibi gezer.
    Benim için hayat, çoktan durulmuş.
    Kimse beni bu dertten kurtaramaz.
    Şefkat dilenmekten yoruldum inan.
    Her dokunuş bir yara açar içimde.
    Bir daha sevilmem, biliyorum tamam.
    Kaderim bu yalnızlıkla yaşamak işte.
    Gülmeyi unuttum, kahkaha dindi.
    Yüzümde solgun bir ifade belirdi.
    Aynalara bakamam, kendimden geçtim.
    Kırık bir cam parçası gibi her yanım.
    Bu hüzün benimle yaşayacak artık.
    Beni anlamanı beklemiyorum hiç.
    Kimse benim kadar acı çekmedi.
    Beni olduğum gibi kabullen artık.
    Bu acı benimle gömülecek derinlere.
    Yeniden doğamam, bittim ben artık.

  • Yitik Zamanın İzi

    Yorgun düşmüş bir umutla beklerken,
    Hayaller kurarken bir kenarda,
    Sessizce akar zaman, fark etmeden,
    Yüzünde beliren çizgilerde saklı hayat,
    O geçmişin özlemiyle yanar durur,
    Anılar canlanır, birer birer gözünde,
    Bir teselli arar, derinden derine.
    O eski coşkusu nerde şimdi?
    Kalbinde saklı bir sızı var,
    Gülüşü solmuş, gözleri nemli,
    Unutulmuş şarkılar mırıldanır.
    Hatırlamak ister o günleri.
    Gözleri dalar uzaklara,
    Arar durur, boşlukta bir izi,
    O kayıp heyecanı, yeniden yakalamak için.
    Belki bir umut vardır yarınlarda,
    Yeniden doğacak bir güneş gibi.
    Beklemek güzeldir, umutla,
    Varlığın kıymetini bilerek,
    Hayata sımsıkı sarılarak,
    Yoluna devam etmelisin.

  • Eylül Yorgunluğu

    Sabahı beklerken içime çöken sis
    Yeniden başlama telaşı sardı her yanı
    Sanki bir şeyler hep eksik, bir şeyler yersiz
    Dün gece yaşananlar silindi bir anda
    Umutsuz bir çabayla tutundum hayata
    Rüzgarın savurduğu yaprak misali usulca
    Hangi yoldan gitsem, hangi kapıyı çalsam
    Bilmem ki bu karmaşa ne zaman son bulacak
    Belki de en iyisi susmak, uzaklara kaçmak
    Yeniden doğmak için bir sabahı beklemek
    Yüzümde sahte bir gülümseme, içimde derin bir boşluk
    Her yeni gün aynı telaş, aynı koşturmaca
    Kaybolmuş bir çocuk gibi arıyorum kendimi sokaklarda
    Yabancılaştım sanki her şeye, her insana
    Belki de en büyük yanılgı, her şeyi anlamaya çalışmak
    Bırakmak gerek bazen, akışına bırakmak hayatı
    Yoksa boğulursun anlamsız çabalarda
    Yine de umut var içimde bir yerde
    Bir gün her şeyin düzeleceğine dair
    Belki de sadece kendimi kandırıyorum
    Ama inanmak güzeldir yine de.

  • Yavaşlık Çağı

    hiçbir acelem yok
    eski telaşlarımdan.
    yeni bekleyişlerde dinlenmiş sular vardır.
    güneş, nasıl usulca dokunursa taşa,
    bir yaprak.
    her akıntı kendini
    kendi durağanlığına bırakır.
    topraktır bir bakıma
    sabırın yurdu.

  • Eksik Bir Hatıra

    Yine o sokaktaydım dün gece yarısı,
    Lambaların altında, sessizliğin ortasında.
    Bir an sanki seni gördüm sandım,
    Yüzün belirsiz, silik bir hayal gibi.
    Kalbim hızlandı, nefesim kesildi birden,
    Oysa orda değildin, biliyordum.
    Bir şarkı duydum uzaklardan,
    Eski bir melodi, tanıdık bir ses.
    Anılar canlandı içimde.
    Gözlerim doldu, anlamadım neden,
    O şarkı bizim şarkımız değildi oysa.
    Sadece benzer bir tınısı vardı.
    Belki de sadece hatırlamak istedim,
    O geçmiş günleri, o kayıp anıları.
    Belki de sadece biraz teselli aradım,
    Bu yalnız ve karanlık gecede.
    O hatıra benim için bir mucizeydi,
    Ama eksikti, tam değildi.
    Ve ben o eksiklikle kaldım yine,
    Bir umutla, bir özlemle.
    Gecenin karanlığında kayboldum,
    Yine seni düşünerek.
    Eksik bir hatırayla.

  • Yarım Kalmış Bir Şarkı Gibi

    Sessiz bir çığlık yankılanır içimde,
    Kaybolmuş bir melodi gibi,
    Anılar birikir derinde,
    Yalnızlığın koynunda,
    Her adımda bir hüzün,
    Her nefeste bir acı,
    Ben hep seni ararım.
    Yüzün belirir hayallerde,
    Sesin fısıldar uzaklardan,
    Bir umut ışığı yanar içimde,
    Yarınlara dair,
    Belki bir gün dönersin,
    Beklerim seni sabırla.
    Gözlerim dalar uzaklara,
    Hasretinle yanar dururum.
    Sensiz geçen her an,
    Bir ömür gibi gelir bana.
    Kalbimde bir sızı,
    Ruhumda bir yara,
    Sensiz geçen günler,
    Boş bir anlam taşır,
    Geri dön artık,
    Dayanamıyorum.
    Sensizim.

  • Camın Ardında

    Ne tuhaf, ey yabancı telaş,
    Dışarıda koşuşan ayaklar!
    Ben burda, camın ardında saklar
    Kendimi, bir gölge gibi yavaş.
    Sanki bir film şeridi hayat.
    Ne garip, bütün bu gürültü, patırtı,
    Yüzlerdeki maskeler, sahte gülüşler.
    İçimde büyüyen sessiz direniştir
    Her biri, birer acımasız sitemdir.
    Ben yalnız, kendi içimde kaybolurken,
    Dışarıda yalanlar, riyalar biter.
    Ne zor, ey sahte dünya, ne zor,
    Gerçekten uzak bu oyunlar!
    Kalbimde yanan küçük kor,
    Bir gün kül olacak, biliyorum.
    Sessiz bir çığlık benim hayatım.
    Ne boş…
    Anlamsız…
    Yorucu.

  • Suretin Gölgesi

    Şehrin cam yüzü, aynasıdır ruhun,
    Yansıtır içini, gizli saklı ne varsa.
    Beton duvarlar, birer hissiz kabuk,
    Kapatır benliği, düşleri yok eder.
    Mimari bir illüzyon, hayatın oyunu.
    Gökdelenler yükselir, kibirle yarışır,
    Güneşi engeller, karanlığı çoğaltır.
    Her çizgi, bir yalan, her köşe bir tuzak,
    İnsanlık kaybolur, suretler artar.
    Kalabalıkta yalnızlık, modern bir sancı.
    Boş sokaklarda yankılanır adımlar,
    Kimse dinlemez seni, kimse duymaz.
    Her pencere kapalı, her kalp mühürlü,
    İletişim bir maske, sahte gülümseme.
    Yüzler donuk, bakışlar anlamını yitirmiş,
    Bir labirentin içinde kaybolmuşuz hepimiz,
    Gerçeklik kayıp, illüzyon hüküm sürer.
    Belki bir gün uyanırız bu rüyadan,
    Görürüz hakikati, anlarız manayı.
    Yıkılır duvarlar, açılır kapılar,
    Yeniden doğar umut, yeşerir sevgi.
    O zaman anlarız, mimarinin de bir ruhu var,
    İyilikle güzellikle var olur ancak.

  • Yitik Zaman Dükkanı

    Ben böyle bir şey hiç ummamıştım
    sevdan bir hançer gibi saplandı canıma
    öylece kalakaldım, tutuldum
    saatler durdu, dünya karardı
    bir daha gün doğmayacak sandım
    bu eski dükkanın tozlu rafları
    unutulmuş anıların labirenti sanki
    her köşesinde bir hüzün, bir pişmanlık
    camdaki yansıman, yabancı bir suret
    geçmişin hayaletleri kol geziyor burada
    kayıp umutlar, yarım kalmış sevdalar
    fısıltılar duyuluyor, sessiz ve derinden
    bu benim en karanlık anım
    güneş doğmayacak sandım
    bir daha asla gülmeyeceğim
    kimse elimden tutmayacak
    çaresiz bir şekilde ağladım
    dükkanın kapısında bekledim
    belki dönersin diye düşündüm
    beklemekten yoruldum, usandım
    ama sen hiç gelmedin
    artık bitti her şey
    yeni bir yol çizdim
    sensizliğe alıştım