Kirpiğim
Ağırdır benim
Uykusuzluktan değil
Sessizce
Gözyaşı
Biriktirmekten…
Ve biraz yorgun
Bakışım
Uzaklara
Dalmaktan…
Her yeni güne
Başlarken
Bıraktığım
Umutlarım
Gibi…
Yoksa
Ölürdüm.
Kategori: Şiir
SUİKAST
Yalınayak Rüzgar
Biliyor musun hep bir telaş var içimde
Oysaki seninle durulmak var
Örneğin bir tango yapıyoruz, kalbimize bir rüzgar doluyor sanki
Bir şehir uyanıyor yavaş yavaş yanımızda
Yüreğimde, aklımda küçücük bir sen kalıyor.
Sen yalın ayaklara düşkünsün, alıp sana veriyorum işte
Sen de bir başkasına uzatıyorsun daha özgür
O başkası yok mu bir yanındakine dönüyor
Derken rüzgar tenden tene
Görüyorsun ya bir coşkuyu büyütüyoruz seninle
Sana dokunuyorum, sana alışıyorum, bu o değil
Bak nasıl, geceye karışır gibisine sonsuz renk.
Birleşiyoruz usulca.Suskun Akşamlar
Bir de var sen karşımda duruyorsun
Çekingen bakışların bir afettir amma
Hüznün sinemde gizli
Yüzüme vurmuyorsun
Oysa hüzün de ne benim içim yanar
Dök içini bir demli çay söyleyeyim
Ben eski toprak çocuğuyum
Ne yapıp yapıp seni güldürmek isterim
Gül ki güller açsın o narin yüzünde
Gül ki içim aydınlansın seninle
Gül ki karanlıklar yok olsunSON DEM
Güz geldi yine.
Yapraklar sarardı, dallardan düştü bir bir.
Ben ki böyle mevsim görmedim ömrümde,
Bu kadar çabuk geçen,
Bu kadar iç burkan,
Bu kadar sessiz,
Bu kadar sensiz.Bir nefes al,
Derin, uzun, yavaş.
Hatırla her anı.Şimdi hatıralar,
Birer birer canlanır gözümde.
Toprak kokusu,
Güneşin sıcaklığı,
Ve sen…Arasında
Asılı kalmışım, arasında;
İnançlarım sökülmüş, derinden;
Bir adım atmışım, boşluğa düşüyorum;
Bir elimle de gölgemi tutmuşum.
İçimde umutsuzluk yok, diyorum;
Yok, bende de yok ama…
Yine de!
Böyle de yaşanmaz ki!
Dönüp bakıyorum, ardıma;
Yol ayrımı belirsiz, hafiften;
Hatıralar canlanmış, anlamsızlaşıyorum;
Bir söz söylemişim, pişmanlığı duyuyorum.
İçimde keşkeler yok, sanıyorum;
Yok, bende de yok ama…
Yine de!
Böyle de dönülmez ki!
Sessizce bekliyorum, öylece;
Bir işaret bekliyorum, gökyüzünden;
Kendimi bırakmışım, kadere teslimim;
Bir nefes almışım, yaşamı içime çekiyorum.
İçimde çaresizlik yok, biliyorum;
Yine de!
Böyle de durulmaz ki!
Devam ediyorum, bilmeden;
Geleceğe yürürken, endişelerim çoğalıyor;
Hayallerim kırılmış, içim acıyor;
Bir gülümseme saklamışım, umutsuzluğa direniyorum;
İçimde korku yok, inanıyorum;
Yok, bende de yok ama…
Yine de!
Böyle de gidilmez ki!
Sonunda anlıyorum, gerçeği;
Yol benimle birlikte, değişiyor;
Kendimi bulmuşum, yeniden doğuyorum;
Bir şarkı mırıldanıyorum, içtenlikle;
İçimde huzur var, hissediyorum;
Böyle de olunur ki!Uzaklığın Haritası
…Savruluyorum
Şehrin neonlarına, kırık aynalarda yüzler
Asfaltın is kokusu, sonra anılar, savruluyorum…
Sisli bir umut, ayrılık dediğimiz ve paslı
Raylar uzuyor, kavuşalım dediğin şehre
Uzaklığın haritası bu, kaybolmuşsa da adres
Bir ben yabancı değilim galiba kendime bir de
Yalnız yürüyenler, ne kadar kalabalık ve nerede
Özlemler biriktiriyorum otobüs camlarından
Geceleri yıldızları sayıyorum
Dön demiyorum kimseye, unutulma demiyorum
Hüzün alışkanlık olunca kurallaşıyor yalnızlık
Pişmanlık ve merak, özleyiş ve kayboluş oluyoruz
Gülünçtü içten bakınca hayat ama acımasız
Sokak lambaları, köprü ayakları ve anılar
Uzağız işte, dingin bir sessizlikteyiz şimdi
Bitmeyen bir yol kaldı mı diye soruyor şoför
Tekerlek dönerken gurbetteyiz o daracık yerde
Evim sensin diyordu içim, yabancılaştım kendime
İstanbul ve Berlin iki şehir iki ayrı hikaye
Belki bir rüyada anlam bulan iki yalnızlıkKüskün Bir Lamba Gibi
Niçin susmalı öyleyse
Konuşmak bir varoluşsa.
Sessizliğini dinliyor Ali Bey
Bir yanda Ali Bey bir yanda sükut
Ve duymamak ister gibi fısıltıyı
Kapanmış bir odaya.
Ben ki bir sessizliği beklemekle tükettim ömrü
Bir sessizliği ve sessizliğin bütün ağırlığını.
Götürdüler beni bu şehre bir akşam
Otobüsle getirdiler
Yapayalnız bir köşeye bıraktılar – ben böyle istedim böyle oldu –
Ev numarası 17’ydi aklımda doğru kaldıysa
Sokaktan insanlar geçiyordu, arabalar ve birtakım seslerle dolan sokak
Uzağımdan geçiyordu bazı çocuklar da
Eski bir radyo vardı odada. Odanın her yerinde
Tozlu radyolar vardı
Ve her şey o kadar yorgundu ki, anılar
Yılların kırgınlıklarını gösteriyordu sanki
Ve bütün kırgınlıklarda koskocaman bir hiçlik
Ali Beyin hiçliği
Hepsi de zehir gibi beni
Sarmıştı zehir gibi Ali Beyi.
Ve o gün ilk defa aynaya baktı Ali Bey
Solmuş yüzünü gördü
Çökmüş omuzlarını, kırgın bakışlarını
Gördü neye benzerse bir hiçlik.
– Ben Ali Bey iyiyim
– Yalnızsınız Ali Bey.Akşamın Sırdaşı
Gün bitti, gölgeler uzadı yine,
Yorgun ruhum akşamla dertleşir,
Sessizliğin şarkısı başlar derinden.
Bir umut kırıntısı, bir eski heves,
Yüreğimde saklı, derine gömülmüş,
Akşamın koynunda canlanır hepsi.
Kim bilir neler saklar bu karanlık?
Belki de yeni bir başlangıçtır bize.
Güneşin vedası umutsuzluk değil,
Sadece dinlenmenin vaktidir.
Sokak lambaları yanar birer birer,
Hatıralar canlanır gözümde,
Yaralı bir kuş misali çırpınır içim,
Akşamın hüznü siner ruhuma.
Belki de bu yüzden severim akşamı.
Her gün batımı bir veda gibidir,
Yeni bir güne hazırlık demektir.
Ben ise hâlâ geçmişe takılı kalmışım,
Kurtulmak isterim bu zincirlerden,
Akşamın sırdaşlığı yetmez artık.
Yıldızlar gökyüzünde parıldarken,
Bir dilek tutarım içimden sessizce,
Belki bir gün değişir her şey,
Belki de bu akşam son bulur hüznüm,
Yeni bir sabaha umutla uyanırım,
Akşamın karanlığı kaybolur gider,
Yepyeni bir ben doğarım.Gelin Bekletmesi
Mutlu olun diyorlar
Evlenip ortaya çıkınca
Karı gibi olmak için seni
Ömür boyu sürecekmiş, güya
Sevecekmiş hep, sözde
Bir ömür çürüyecekmişsin evde
İçinde ne varsa biriktir
Dışarı kusma asla
Seni ezip geçsinler
Ses çıkarma sakın ha
Yüzüne baksınlar sonra
Haklı çıksınlar güya
Köle gibi olun diyorlarSONSUZ DÖNÜŞ
Sisli Yollar
Ne garip, ey hayatın rüzgarı, ne garip,
Bilinmezlikte yol almak!
Bir başlangıçtan kopup gitmek,
Umutlar gibi hafif ve serbest.Açsam önüme düşen yaprakları,
Dolaşsam ben de renk renk
Ve bir akşam vakti, yalnız
Bir döngüde bulsam kendimi.