zehrin
damarlarımda gezdiği bir beton akşamıdır
sen kulaklığını gök gürültüsüne takarsın
gürültü senin kalbinin üstünde yankılanır
içini anılar deşer
bence bellidir
çatlamış duvarların önünde grileşen yüzün
senin hayaller içinde boğulduğun
bence bellidir
ellerin muhakkak kırılgan kelebekleridir
hep kimsenin duymadığı şarkılar fısıldarsın
onlar neden daima eski aşk şarkılarıdır
unutulmaktan bahseder
soğuk parkta paslı bir salıncak gibi sallanan
unutulmaktan
ve terk edilmiş evlerden bahseder
çatırtılı, yalnız terk edilmiş evlerden
gözlerinde yorgun bir ışıltının söndüğünü görürsün
sen aniden gözlerinde kaybolursun
gözlerinin nemi
bence bellidir
elinde değildir yalnızlığın içinde kaybolsun
kasım’dan itibaren günler kısadır ağırdır
caddeler yorulur kalabalığa karışır dağılır
caddelerin üstüne neonlar düşerler
neonların üstüne yalanların gölgeleri düşer
bir gölge bir gölgenin ardından sürünür
gölgelerin saklandıklari yer
bence bellidir
karanlıkta bir şeyler kırılır dökülür
yakından tanıdık kelimeler duyulur
sen kulaklığını gök gürültüsüne takarsın
gürültü umutlarımı boğar
bilirsin
sen kulaklığını gök gürültüsüne takarsın
Bir yanıt yazın