Şiirler

  • Unutulmuş Sığınak

    Orman büyüyor içimde sessizce,
    Kökler sarıyor anıları, hatıraları.
    Güneş sızıyor yaprakların arasından,
    Bir umut belki, belki de veda.
    Kalbimde yankılanan bir fısıltı,
    Ecel değil, sadece yeni bir başlangıç.
    Ağaçlar şahit olsun bu dönüşüme,
    Toprak ana kucak açsın.
    Yeni benliğime.


  • Sıradanlığın Hüznü

    Sıradan bir telaş var bu şehirde,
    Herkes aynı yolda, aynı hızda…
    Bir farklılık arıyor gözüm serde,
    Belki bir gülüş,
    Belki bir sözde.
    Sıradan bir gün daha bittiğinde,
    Umutlar tükeniyor içimde.
    Sıradan bir aşk, bir hayal, bir düş,
    Her şey aynı, her şey alışılmış…
    Belki de özlem duyduğum şey,
    Sıradanlığın dışında bir şey,
    Vuslatın ta kendisidir, kim bilir.


  • Zamansız Yüzleşmeler Çağıltısı

    Her aynada yeni bir ben bulacağım
    Bir bakıştan, bir andan
    Yansımanın kırılgan tuzundan
    Unutulmuş bir hikaye daha bırakacağım ardımda
    Belki de hiç yaşanmamış bir iç sesi terk edeceğim
    Daha aynanın ilk yansımasında
    Kim anlayabilir ki?
    Sonunu, sonrasını kim anlayabilir?
    Gizli gizli teslim olacağım ona, görmeyecek
    Ve bu karmaşayla yoğrulmuş aklım
    Ayna yüzeyine isli bir nefes ile
    Bir pişmanlık levhası çizecek, eyvah ki!
    Bu da ötekiler gibi kendisini hiç tanımadığımı bilmeden
    Yaşayıp gidecek
    Belki de bu yüzden,
    Aynalar yalan söyler
    Her dönüşümde farklı bir maske takacağım
    Bir gülüşten, bir sesten
    Çağrışımın yabancı yüzünden
    Unutulmaz bir yabancı daha bırakacağım ardımda
    Belki de hiç verilmemiş bir sözü terk edeceğim
    Daha maskenin ilk dokunuşunda
    Kim fark edebilir ki?


  • Yüzleşme Sahnesi

    Gecikmiş bir itiraf, paslı bir bıçak gibi şimdi
    Fani ömrün aynasında, yalanlar çoğalır hep böyle
    Suçlu bir sükût, kırık dökük, talihsiz bir veda
    Getirebildiğim, pişmanlıklarımın en koyusu sana
    Susmak ağır, konuşmak yaradır özledim demek bu
    Yersiz yurtsuz hayallerden ne kalır geriye
    Bir tutam kül, biraz gözyaşı, ayıptır söylemesi
    Pişmanlıksa nafile, çoktan geçtik o eşiği bilirsin
    Çekingen bir fırtına gibi getirdim sana bunları
    Bir de unutuşum, canıma kastım hain ve zalim üstelik
    Hatırla eskiyen kırgınlıkları, düşüşündür
    Umutsuzluk notları getirdim sana kaçışlarımı
    İstersen yok say bunları teselli de arayabilirsin
    Beni affet, bu sahnenin sonu seni seviyorumdur bu
    Geçmişi yakan bir kadının silueti var aklımda
    Kendini ölümsüz sanıyor, onu getirdim bahistir
    Yoruldu beklemekten, susarak öğrendi kaderi
    Aşkın öte yakasında yaşadı, Memento dediler adına
    Gecikmiş bir itiraf, paslı bir bıçak gibi şimdi
    Bıçak keskindir bunca yıl nice kalp kırmaktan
    Acının sesini duydum ve onu getirdim sana
    Unutulmaya geldim işte affedilmeye değil
    Kov beni kalbinden ama bekliyorum demek bu


  • Sınırda Sevmek

    Kabullenmek zordu,
    ayrılık kokan kelimelerin
    ağırlığıyla yaşamak…
    Kabullenmek…
    Birlikte çizdiğimiz hayallerin enkazında,
    yalnızlığın soğuk nefesiyle uyanmak…
    Biraz acı, biraz çaresiz…
    zordu…
    Sevginin sessiz çığlığı yüreğimde yankılandı…
    Seninle aynı gökyüzüne bakmak, farklı şehirlerde,
    aynı şarkıları dinlemek, ayrı yollarda…
    Mesafelerin ardında, özlemin yakıcı ateşiyle
    yanmak, suskun bir vedayla…
    zordu…
    Ulaşılmaz umutlarla avunmak,
    yüzünde
    yarınların belirsizliğini taşımak zordu…


  • Külrengim

    Ah, nerede benim yitik, isli ömrüm!
    Anısı bir bakışta gizlenmiş acıda kaldı
    İsli ömrüm!
    Şimdi başkalarının düşlerinde sönen
    Bir zamanlar içimde büyüttüğüm umutlardı
    Ayrılıktan kimseler dönmez, derlerken
    Umutlardan geçtim
    Artık kimseyi sevemez küllenmiş kalp, derlerdi
    Şimdi uzaktan duyduğun eski şarkı
    Bir zamanlar kayıp şehirlerde unuttuğum isli ömrüm!
    Külrengim
    Gece karası saçların
    Unuttu yüzümü
    Kaç yalanı birden gömdün içime
    Mahkum kaldım, yorgun düştüm, kapına geldim
    Ben sustukça
    Ezber ettin nefretin dilini
    Külrengim,
    Sindimi göğsüne hüzün?
    Hangi acının aynasında
    Gördün, bildin, kırdın beni
    Kaç yangından geçti
    İçimde kaybolduğumuz o sessiz çığlık
    İçimizde bunca yalnızlık varken
    Yol ettik uzaklardaki unutuşu
    Şimdi buradayız
    Duman içinde
    Külrengim
    Sindimi göğsüne hüzün?


  • Kalp Yangını

    Gönül bir garip hane…
    Sevda düştü divane.
    Aşkın yaktığı şane.
    Leyla’sız bir efsane.
    Çölde kalmış bir tane.
    Dertli çalar bir zurna
    Bir tutam aşk kırıntısı…
    Hasret kalbin sancısı…
    Yalan dolan akıntısı..
    Sevda bağının hıntısı..
    Gözyaşı selin yansıması..
    Aşkın sahte fısıltısı..
    Kalbin kırık çıkıntısı


  • Eksilen Zamanlar İçin Ağıt

    Yüz eskidi aynalarda, hayat bir rüya
    hatırlanacak ne kaldı ki bu yoldan
    anlamlar yitirildi, her şey bir yabancı
    belki bir şarkı fısıldarız boşluğa doğru
    kül rengi bir umut belirir uzaklarda
    Zaman bir labirentti, kayboluşa akan
    maskeler gördük yalan dünyamızda
    gerçekler kaçışırken birer sığıntıydık
    benliğimiz karardı yalan vaatlerle dolu
    tüm çıkışlar çaresizliğe uzanırdı
    Yağmur ruhu yıkasın, ruhumuz kirli anılarla
    ve hüznü düşünelim biz, kırık hayalleri
    susarsak gece olur ve yine hüzün çöker
    unutursak acılar çoğalır içimizde
    kim bulur kayıp kalpteki sevgiyi
    Bir karanlığa dalıyorum bir de düşlere
    ay silinip bir gölge oluyor ellerinde senin
    ve sadece yeni bir anlamı oluyor acının
    gözlerinden sızan bu hüzünlü karanlık
    güneşin sıcaklığıyla canlanıyor umutlar
    Düşlerindeydi diye düşünüyorum geçmişi
    çözdükçe dağılan rüzgardı düşlerin
    ve sürekli aklıma takılıyor aynı soru
    -Yalanı bilmiyorsam nasıl değiştirebilirim
    kendimi, seni ve tüm dünyayı


  • Bir Yaz Sonu Melodisi

    Ne tuhaftır şu sessiz yaz akşamları
    Bir coşku da, hüzün de yaşansa
    Nedense bir buruk oluyor insan
    İçten bir ezgi yükseliyor sanki
    Son bir defa dinlerken serin rüzgarı
    Parkları, sokakları, eski anıları
    Çocukluk düşleri canlanıyor yeniden
    Unutulmaz şarkılar mırıldanıyor
    Dudaklarımda usulca o nağmeler
    Bu son tebessüm mü bir yaz sonu melodisinden
    Ne dinlenesi günler geçiyor
    Yavaş yavaş biz farkında değilken
    Deniz lacivert, güneş altın sarısıyken
    Sen istediğin kadar geçip git de
    Bu son bakış, bu sessiz veda
    Unutulmaz, güzelim unutulmaz
    Başka ne denir böyle bir anda
    Sönen ateş, kaybolan izler
    Ve sonra içten bir “Hoşça kal, yaz!”


  • Ufuktaki Çağrı

    Gizemli yollara düştüğüm anda anladım
    Aslında aradığım çok uzaklarda değilmiş
    Yapayalnız bir kayanın tepesinde dururken
    Hayallerim büyüyor sonsuz bir denizde
    Geleceğe umutla bakmak varken artık
    Yarına bırakılan ne varsa geride kaldı
    Yepyeni bir sayfa açtım kendime ben
    Bütün korkularımı aştım artık ben
    Sessiz bir çığlık yükseldi içimden
    Yeniden doğdum sanki küllerimden
    Ufuk çizgisinde beliren bir umut ışığı
    Bekliyor beni bilinmez diyarlarda
    Kaderim yazılı sanki yıldızlarda