Dört duvar arasında yankılanır sesim,
Bir mahpusun şarkısı bu, özgürlüğe hasret.
Demir parmaklıklar ardında sayarım günleri,
Her gün bir umut eksilir, her gece bir keder eklenir.
Geceleri rüyalarımda uçarım göklere,
Kanatlarımda sevdiğimin hayali.
Sabah olur, yine aynı hücre, aynı karanlık,
Ama vazgeçmem umut etmekten, direnmekten.
Bir gün kırılacak bu zincirler, açılacak bu kapılar,
O zaman en güzel şarkımı söyleyeceğim,
Özgürlüğün türküsünü, aşkın ezgisini.
Ve o gün, zindan duvarları bile alkışlayacak beni,
Mahpusun şarkısı yankılanacak tüm evrende.
Şiirler
Mahpusun Şarkısı
Melankoli İstasyonu
Ruhumun treni kalkar her gece,
Melankoli istasyonundan hüzün diyarına.
Vagonlarında birikmiş anılar,
Pencerelerinden akar gider kayıp umutlar.
Raylarda yankılanır geçmişin pişmanlıkları,
Her durak bir hayal kırıklığı, her mola bir veda.
Bu yolculuk bitmez, bu hasret dinmez,
Ne bir varış noktası görünür, ne de bir dönüş bileti.
Ben, bu trenin yorgun yolcusu,
Valizimde biriktirdiğim kederlerle,
Sonsuzluğa doğru ilerlerim sessizce.
Her istasyonda biraz daha eksilirim,
Her vedada biraz daha ölürüm.Asfalt Çiçeği
Betonların arasında yeşeren bir umuttur hayat,
Tıpkı bir asfalt çiçeği gibi, inatçı ve kırılgan.
Egzoz dumanları arasında arar güneşi,
Kamyonların gürültüsünde duyar rüzgarın sesini.
Her sabah yeniden doğar, her gece yeniden ölür,
Ama vazgeçmez yaşamaktan, direnmekten.
Kök salar en imkansız yerlere,
Bir avuç toprakta bir dünya yaratır kendine.
Ve ben, o asfalt çiçeğinde görürüm kendimi,
Hayata tutunmaya çalışan bir garip yolcu.Kırık Dökük Bir Aşk
Kalbimin enkazında dolaşır hayaletin,
Kırık dökük bir aşkın anılarıyla.
Gözyaşlarımla sularım solan umutları,
Her nefes bir ah, her an bir özlem.
Unutamam seni.Gece Yarısı Monologu
Saatler gece yarısını vurduğunda,
İçimdeki canavar uyanır, fısıldar kulağıma.
Maskeler düşer, yalanlar soyunur,
Çırılçıplak kalır ruhum, en karanlık arzularıyla.
Bu şehir bir sahne, ben tek kişilik bir oyun,
Rolüm kayıp, repliklerim unutulmuş.
Her sokak bir labirent, her çıkmaz bir tuzak,
Ve ben, bu gece yarısı monologunda,
Kendi kendimle hesaplaşırım.Eski Bir Fotoğraf
Sandık lekesi sinmiş sararmış bir kare,
Gülüşün donmuş kalmış zamanın ötesinde.
Gözlerin, iki damla hüzün,
Bakar durur geçmişten bugüne.
O eski şarkı çalar içimde,
Yarım kalmış bir aşkın türküsü.
Unutmak mümkün mü seni?Zindan Duvarında Bir Gül
Taş duvarlar arasında bir umut filizlenir,
Güneşsiz hücremde açan bir gül misali.
Parmaklıklar gölge düşürse de hayallerime,
Ruhum özgür, kanatlanır uçar göklere.
Her nefes bir dua, her bakış bir özlem,
Sevdiğimin hayaliyle avunurum geceleri.
Kader mahkûm etse de beni bu zindana,
Aşkım, en parlak yıldızım, yol gösterir bana.
Ve bilirim, bir gün kırılacak bu zincirler,
O gül, zindan duvarını delip geçecek.Mürekkep Lekesi
Kelimeler kanar parmak uçlarımdan,
Kağıda dökülür ruhumun mürekkep lekesi.
Her satır bir çığlık, her dize bir isyan,
Şiirlerim, içimdeki şeytanın ayinleri.
Anlam firar eder, geriye tortusu kalır,
Kelimelerim zehirli sarmaşık, boğar saflığı.
Ben, kendi yarattığım cehennemde bir şair,
Mısralarım, kanayan bir yaranın kabuğu.Karanlık Sokakların Çocuğu
Kaldırımlar yatağım, ay ışığı yorganım,
Her köşe başında bir hayaletle sohbetim.
Gecenin rahmine sığınır kırık dökük ruhum,
Yalnızlık, en sadık dostum, en acı şarabım.
Beton duvarlara kazınmış isyanım,
Karanlık sokakların asi çocuğu.Veda Busesi
Her veda, yeni bir başlangıçtır aslında,
Ama seninkisi son, dönüşü olmayan.
Dudaklarında bir veda busesi, soğuk ve acı,
Gidişin, kalbime saplanan bir hançer.
Bu aşk, yarım kalmış bir hikaye, sonu hüzünlü,
Kahramanı sen, kaybedeni ben.
Sen, uzak bir hayal, ben gerçeğe mahkûm,
Anılar, birer diken gibi batar her hatırlayışta.
Gözyaşlarım, kurumuş bir nehir yatağı,
Artık akmaz, akamaz sensizliğe.
Yüreğim, bomboş bir ev, terk edilmiş ve viran,
Duvarlarında yankılanır yalnızlığın sesi.
Bu veda, en acı dersi oldu hayatımın,
Sevmenin bedelini ödüyorum şimdi.
Her gece rüyalarıma girersin, gülümseyerek,
Ama bilirim, artık yoksun, olmayacaksın.
Ve bu veda busesi, en acı hatıram,
Kalbimin en derininde sakladığım, kanayan.