Düşünmeler görüyorum her an ayrı düşünmeler
Umutsuz düşünmeler, tutunmak düşünmesi, kırık dallar düşünmesi
Hepsi de beni sarıyorlar, hepsi de bir telaş mahcubiyetinde
Gördüm suskunluğun ki derin, gördüm isyanın ki ani
Gördüm ama nasıl, gördüm ama neden, gördüm ama bu kadar iz
Aynı bir anılar bahçesi, aynı bir o kadar yorgun.
Düşünmeler görüyorum, akıl ortası gibi içimde
Pişmanlıkta fikir, gelecekte kaygı, geçmişte hatıra
Fikir oluyorlar durmadan, bu fikirler de yarını yok edenleri
Bugünü zehir edenleri bunlar, kurda açlık hırsı
Çiçekten solmayı, güneştan kararmayı çıkaran bunlar da
İşte uzunlardan sancı, işte karanlıklardan yalnızlığı
Düşünmeler görüyorum sürekli fikir olan düşünmeler.
Sevgi fikirleri vardı gel git eden anılarıma
Dostluklardan gelenleri dostluğu da bir sınav yapan
Hiciv düşünmeleri, inat düşünmeleri, yüzler buruşturan düşünmeler
Düşünmeler, öfkeyle, kinle, haykırışla
_Öfkeden, kinden, haykırıştandı fikirleri-
Keder düşünmeleri, soğuk -acı, buğu düşünmeleri gecelerde
En karalısı bu: savaşlarda, en sessizi ölümlerdeki
Unutma düşünceleri onlar bitti.
Edebiyat Köşesi
Düşünmeler Bahçesi
Aşk Taksi
Durdun be gönlümün şoförü
Durdun nihayet şu kalabalık hayallerimi
Teslimiyet sükunetiyle
o uzun bekleyişinden
Umut gülleri açıyor şimdi
yorgun ellerinde
Giden yok senin kadar gerçek
Platonik sürgünümden
Aşk mıdır bilmem bu dehliz
Yoksa bir şehir efsanesi midir
Kaldırım taşlarına fısıldanan
Beklenen son durak
Belki de sadece bir tesadüfAlacakaranlık Yemin
korkarım bir de bakmışım
ömrümün iskelesine demir atmış bir gölge
gereğinden karanlık bir vedasın aklımı karartma
takma kalbime paslı zincirler
o yüke alışık değil bu beden bu kemikler
kimin hatırası benim düşüme düştü bilinmez
uçurumdur sessiz dipsiz inilmez
kapma fenerini yorgun ruhumun
söner de içinden kayıp bir yol çıkar çizilmez
daha bu sızı bir şey değil
sen bir de yorgun halimi dinle
gözünden düşen yaş benim içime damlar farkına varmazsın
karda kelebek nasıl uçmayı bilmez
kar da kelebek de
hangi rüzgarın önündedir ayırmaz
böyle bir unutmak vardır
ve birçok eski şarkıda duyulmuştur
yok aynalara küskün olanların işidir yalnızlık
buruşuktur yüzü ruhlarının
boyuna boyna tebessüm umut istemez
yalnızın kalbi viranedir
viranenin en kuytusunda saklanır
gülme halime sığınacak kimsem yok
gelme geceme yarın veya başka şehir
takvim mevsim saat yok
kirpiklerinde bulunabilir
bazı kayıp aşkların
unutulmuş hayalleri
bir hasrete tutsak kalır
idam gibi
yaşanmamış anıların
yeri geldi diye susuyorum
yoksa hiç niyetim yoktu
gidenler dönerler
her sabah uykusuzluğuma
sohbet eder giderler
bir veda hüznünde
kalanlarda kalmış ya sözü gidenlerin
hep eski adresler arıyorlar
günlük sahte mektuplarda
ve yalanlar kalanlara kalıyor
nasılsa gidenler gerçeğin olduğu yerde
sebebim sensin
bu isli lamba
bu puslu cam
bu suskun dil
yokluğun
her şeyi unuttuğum hayat
beni yalnız bırak!
her evin köşesinde solgun bir anısı
unutulmuş aşkların
yas var hatıraların bazı sokaklarında
zamansız olarak anlatmıyorlar
bazı ayrılıkları
kelimelerin bazı sızlayan harflerinde
işi ağırdan alma töreni
beş ömür sürüyor anlamak
bir vedanın acımasız yüzünü
bütün bunların sebebi sensin
asla yaşanmayacak bir aşkın
tam ortasında
elinde derin bir ayrılık kokusu.Yazgı Satıcısı
İnancımı yitirmeden önce
ne çok yol arşınladım
ne az sevda biriktirdim
oysa karşıma çıkınca
aldırmadım hiç kuşkuya
bendim çünkü kalbimi açan
onun umuduna
Derviş diyorlar bana şimdi
bilmiyorum oysa
her duaya sığmalı mı yakarış
her şeye nedense
kapanmıyor bu kapı
hay gönlümü
eski sancı sarsın; sabır
Mürşit olmak isterdim
gözümün önünde
yeni bir dünya kuran
gibi durmadan
yeni yollar açan
bir nefes hafifliğiyle gelip
geçen zamana
Avare bir şair fısıldıyor kulağıma
ve semayı göstererek
bırak artık diyor aramayı
bu sonsuz evrende
inanılacak tek yer
elbette kendi içindeki
şu küçük yıldız
Sefil olsa da ruhum
dizeler yazmaktan bıkmam
beni yalnızca sen anlarsın
kalbinin derinliğinden çıksın
diye sözlerin
bir ömür beklediğim
gözlerine takılıp kalan ben.Yersiz Beklentiler
Devir değişti, kalpler yoruldu
Eski aşklar masallarda kaldı
Şimdi her şey anlık, sanal bir oyun
Beklemekse sadece bir yanılgı.
Bir mesajla başlar, bir bildirimle biter
Dokunmadan sevmek, ekrana gülümsemek
Umut kırıntıları, sanal bir alemde
Aslolan neydi, artık kimse bilmez
Boşa kürek çekmek, yersiz beklentiler.Başlıksız Şiir (2025-07-24 14:05:14)
Yüzleşmeler Çağı
Şarkılarımı dinler misin artık, sustuklarımda yankılananları?
Kimleri sakladım içimde, kimleri fırlattım zamana?
Yüzleştim mi aynadaki yabancıyla?
Tekrar sormalıyım kendime
Hayallerimi, umutlarımı
Gözlerim eski defterlerde mi kayboldu?
Kutsadım mı yoksa yalnızlığımı?
Yaralarımı sardım mı?
Doğru okudum mu hayatın hecelerini?
Ellerim nasırlı, kalbim yorgun, ruhum asi,
düşlerim yarım, sözlerim eksik mi?
Affettim mi beni unutanları:
Yalanları, ihanetleri, kayıpları, acıları, kırgınlıkları,
Geçmişe, bugüne, yarına borcumu ödedim mi?
Hissettim mi içimdeki fırtınaları
Hala inanabiliyor muyum mucizelere?Yüreğim Söz Dinlemez Çağa
Düştüm aşkın ateşine yanarım,
Garip gönlüm dertten derde konarım.
Sevda yolu çetin, yollar ararım,
Bir umutla yarına seslenirim.
Çağ değişti, gönül aynı çağda,
Yüreğim söz dinlemez çağa.
Eskilerde aşk bir sır, bir duaydı,
Şimdi her söz yalan, her yüz riyaydı.
Sevgi nerde, kimde kaldı, bilemem,
Ben o yari nasıl bulup sevemem?
Bu çağın vefası yalan dolanmış,
Gönül yaram derin, kan revan olmuş.
Ey felek, bu sevda niye böyle yazılmış?
Yine gönlüm bir yare tutsak,
Sevda ateşiyle yandım, oldum hak.
Aşkın kanunu, sevdanın yolu bu mu?
Gönül feryat eder, dinleyen yok mu?
Yüreğim söz dinlemez çağa.Suskun Ağrılar
o ağrılar ki derindir
yitik bir coğrafyanın
haritasız sokaklarında yankılanır
o ağrılar ki bazen
umutsuz bir bekleyiştir
unutulmuş bir kıyıda
sırrını saklayan yosunlu taşlaro ağrılar ki
geçmişin karanlığında
sönmeyen bir ateştir
kül olup savruldukça yeniden alevlenir
o ağrılar ki ruhumuzun en ücra köşesinde
saatli bir bomba gibi
patlamayı bekler durur
o ağrılar ki bir kere fısıldanmıştır kulağımıza
ömür boyu taşırız.Sırrım Kalsın Diye
Yüzüm senden döner
saklansın
ne tenha bir yalan telaşı
ne sızısı suskun bir şarabın,
yorgun ve bitkin bir duvar saati yalnızlığı
avuçlarının arasına düşen kaderine…
kırgın aynalar unutulsun
yüzüm senden döner
saklansın
sen unutsan aslında
bütün anıları tüketirsin
hayalde kalmayacak hayalim
yanlış limanlar yanlış gemiler
ve her seferinde karabatak
meczup yalnızlık tadacak
aklına bir soru gelecek
bir tutam küllenmiş umudun isyanına
emanet edeceksin
bütün şehirlerin sesi kesilsin
yüzüm senden döner
saklansın
ellerin bir seraptı çöllerimde,
ellerin,
yorgun saatlerime kapanan gizli kapı..Arafta Kalan Yemin
Bir söz verdin, tutmadın yeminini
Aşkınla yandım, sönmedi kinim
Unutulmaz sandım, oysa ki anı
Yalanmış gözlerin, sahteymiş sevgin
Şimdi hangi yolda, kiminlesin sen?
Hangi ellerdesin, nerelerdesin ben?
Bir yabancı gibi baktın yüzüme
Düştüm dipsiz kuyuya kendi elimle
Gönlümde bir sızı, dinmeyen bir ah
Sensiz geçen her gün, bin beterdir vah
Ne mümkün unutmak, ne mümkün affetmek
Bir çıkmaz sokakta, kayıp bir çare
Gözyaşlarım sel oldu, aktı denize
Yüreğim kan ağlar, düşmanım nefse
Sensiz geçen günler, zindan bana
Dön gel desem de, faydası yok asla