Şiirler

  • Aynı Rüyadan Uyanmak

    Şehrin en tenha parkında,
    unutulmuş bir bankta,
    elleri titrek, gözleri uzaklarda,
    geçmişin yankısıyla dolu,
    bir adam oturuyor, yaprak dökümü hüzünle…

    Kalbi kırık bir melodi sanki,
    her notası pişmanlık kokan,
    geleceğe dair umutsuz bir beste,
    yalnızlığın soğuk nefesi ensesinde,
    kimsesizliğin ağır yükü omuzlarında.


  • Kendilik

    Sen derin bir aynada silik bir suretsin,
    Bazen tanıdık bazen bilmediğim bir kimsesin.
    Bir yanım sana koşar, bir yanım dur der usulca;
    Sen hem bir yakınlık hem de bir mesafesin.
    Gönlümde açan bir yarasın, kabuk bağlayan anısın.
    Kimi zaman bir düş, kimi zaman gerçek bir andasın.
    Bazen bir serap, bazen bir umut ışığısın,
    Kimi zaman bir sır, kimi zaman aşikar bir duraksın.
    Sen ruhumda dans eden bir gölgesin, sessizce salınan.
    Belki de aradığım, belki de kaçtığım bir bilinmezsin.
    Sen hem bir karmaşa hem de sade bir nefessin.
    Sen içimde büyüyen bir yabancı, durmadan değişen,
    Bazen bir özlem, bazen bir pişmanlık, içimde gezinensin.
    Sen ben miyim, yoksa benden ayrı bir ben misin?
    Belki bir maske, belki de en çıplak halimsin.
    Sen hem bir arayış hem de kayboluşun kendisisin.
    Bazen bir kurtuluş, bazen de bir esaretsin.
    Sen karmaşık bir denklem, çözülmeyi bekleyen,
    Bazen bir çelişki, bazen bir uyum, içimde yeşeren.
    Sen hem bir başlangıç hem de sonsuz bir döngüsün.
    Sen acıtan bir gerçek, tatlı bir hatırasın.
    Belki de sen bensin, en derinlerde saklanan,
    Belki de sen hiç olmadın, sadece bir yanılsamasın.
    Sen hem bir bilinç hem de bilinçaltımın derinliğisin.


  • Eylülüş

    Ben bir Eylül’dür tutturmuşum, ah ne hoş
    Eylül’lü hayaller kurup avunuyorum, ne şahane
    Solgunsa yüzüm aynalarda
    Bir tutam Eylül çalıyorum, canlanıyorum
    Yürüyüşler yapıyorum
    Şarkılar dinliyorum Eylül üstüne
    Takvimim her zaman Eylül’ün ortasında
    Ya da Eylül’ü bitirmeye yakın
    Nereye dönsem aklımda o
    Gözlerimi kapatsam içimden Eylül geçiyor
    Bana sorarsanız aylardan Eylül’deyim
    Günlerden Eylülsarısıdır
    Odur her gün beni güldüren
    Onun hüznüdür sinmiş şehre
    Onun sesidir yağmurda duyduğum
    Akşam serinliğinde onun dokunuşu
    Başka mevsimi anmayın yanımda darılırım
    Eylül’ü anacaksanız ne ala, dinlerim sizi
    Bir çay da sizinle içerim, Eylül’lü
    İki kelam ederiz
    Onu siz de seversiniz benim gibi
    Ama yok öyle yağma, Eylül’ü size vermem
    Alın en sevdiğim kitabı size armağan edeyim
    Cebimde bir demet kuru yaprak var
    Onları da alın isterseniz
    Ben Eylül’ü düşünürüm, ısınırım
    Üç kere adını mırıldanırım, içim huzur dolar
    Yalnızlık da bir şey mi
    Unutulmak bile koymaz
    Eylülsüzlük kadar


  • Yüreğin Sesi

    Dinle artık kalbin atışını
    Haydi haydi uyan gönül
    Bul sevdanın yeni nakışını
    Haydi haydi uyan gönül
    Aşklar yalan dolan oldu
    Sevgi denen bağlar soldu
    Gönül bir garip derde doldu
    Haydi haydi uyan gönül
    Çok küstün bunca zamandır
    Aç artık yepyeni bir kandır
    Duracak zaman değildir
    Haydi haydi uyan gönül
    Gözün ile yüzün ile
    Her an yeni sözün ile
    Tüm olanca özün ile
    Haydi haydi uyan gönül
    Sen coşkun bir seldin ezel
    Böyle sessiz durma düzel
    Hislerin güzel, özün güzel
    Haydi haydi uyan gönül
    Hepimiz kardeş yoldaşız
    Sevgiye aç kimler açız
    Âşıklar hep beraberiz
    Haydi haydi uyan gönül


  • Gitme Çağı

    Bir telaş bir sözden beter,
    Bir telaş bir gözden beter,
    Bir telaş bir histen beter,
    Bir telaş bir dilden beter,
    Bir telaş bir andan beter,
    Bir telaş bir yoldan beter,
    Bir telaş bir senden beter,
    Düşerim.
    Göçerim.
    Ölürüm.
    Giderim.


  • Vuslatın İzleri

    Hatırlar mısın?
    Bir telaş vardı içimizde, uzak diyarlara ait
    Beklemek bilmezdik, yollara düşerdik ansızın
    Gözlerimiz umutla dolardı her yeni tanışlıkta
    Bir vuslat hayali büyürdü içimizde yavaşça
    Yüreğimizde bir sızı, bir arayış türküsü

    Şimdi sessizlik çöktü içimize, yollar uzadı
    Her adımda bir pişmanlık, bir kayıp izi
    Vuslat artık bir hayal, bir uzak yıldız gibi
    Yalnızlık sardı dört bir yanımızı usulca
    Kaybolduk kalabalıklar içinde çaresizce
    Hatırlar mısın? O vuslatın izlerini…


  • Kentten Uzak Anılar

    Gözlerim dalar gider uzak bir anıya,
    Şehrin gürültüsü diner, kalbimde bir sızı.
    Unutulmuş bir bahçede yankılanır fısıltısı,
    O çocukluk, o saflık, kaybolmuş masumiyet,
    Şimdi sadece bir hayal, bir solgun hatıra.
    Beton yığınları arasında sıkışmış ruhum,
    Arar o kırık dökük salıncakta geçen günü,
    Toprak kokusunu, güneşin sıcaklığını özlerim,
    Yüzümde beliren tebessüm, bir anlık teselli,
    Belki de şehirde kaybolan sadece ben değilim,
    Herkesin bir umudu var, saklı bir köşede,
    Şehrin karmaşasında yitip giden değerler.
    Yapayalnız hissederim kendimi bu kalabalıkta,
    Herkes bir telaş içinde, bir koşuşturmaca,
    Kimse durup dinlemez kalbimin sesini,
    Oysa ne çok şey anlatmak isterdim onlara,
    Anlatmak isterdim çocukluğumun masumiyetini,
    Doğanın güzelliğini, hayatın anlamını,
    Şehrin sahte ışıklarına kanmamalarını.
    Yine de umut var içimde,
    Belki bir gün dönerim o bahçeye,
    Belki bir gün yeniden bulurum kendimi.


  • Yüreğime Düşen Kor

    Bir ateş düştü içime sönmüyor
    Eski yaram sanki yine kanıyor
    Dün gülen yüzüm bugün gülmüyor
    Garip gönlüm durmadan seni arıyor
    Güneş doğsa da karanlık dünyam
    Sensiz geçen her an sanki bir kıyam
    Boşa geçen ömrüm eyvah eyvah
    Dertlerim bir bir beni sarıyor
    Fikrim dumanlı, kalbimde hüzün
    Bu ayrılık bana ecelden uzun
    Sensiz geçen günler sanki bir sürgün
    Gözyaşım dinmeden içime akıyor
    Aşkın ateşiyle yandım kül oldum
    Benim için artık her şey son buldum
    Hasretinle sarardım soldum
    Umutlarım bir bir benden kaçıyor


  • Sükûnetin Dansı

    Ruhum bir derya, kabullenmiş sükûtu;
    Ne fırtına ister, ne bir deli rüzgar;
    Teslimiyet denen o dingin limanda,
    Bulmuş huzurunu, eylemez artık figan.
    Bir zamanlar coşkun, asi bir nehirken,
    Şimdi usul usul akan bir dereyim;
    Kabullenmiş akıbeti, bu sükûneti severim.
    Yüzleştim benliğimle, aynada gördüm;
    Kendime yabancı, yorgun bir sureti.
    Anladım ki direnç boşuna bir çabaymış,
    Hayatın akışına bırakmak gerekmiş gemiyi.
    Belki de bu teslimiyet, yeni bir başlangıçtır;
    Bilinmez denizlere açılacak bir kapıdır.
    Kaderime razıyım, her ne sunarsa sunsun;
    Ne bir şikayetim var, ne bir sitemim;
    Yeter ki içimdeki bu sükûnet bozulmasın;
    Bu dinginlik benim en kıymetli hazinem.
    Kabullenmek, dirençten daha güçlü bir silahtır;
    Teslimiyet, ruhun en güzel dansıdır;
    Artık biliyorum, en doğru yol budur.


  • Cam Kenarı Hikayeleri

    Onların, yani şehrin telaşına
    Gölgeler düşmüş, soluksuz izliyorlar
    Gölgeler, yani akşam, yani yorgunluk
    Yani yavaş yavaş tükenen bir sigaranın
    Ardında bıraktığı duman gibi silinen
    Anılar bir bir, hatırlanan unutulan
    Gölgeler, yani beklenen…
    Sizin, yani onların aynasında
    Yüzler belirmiş, yüzlerden kaçıyorlar
    Yüzler, yani kayıp, yani arayış, yani geçmiş
    Yani birbirine değmeyen ellerin hüznü
    Bir yudum kahve kokusu, bir şarkı sesi
    Yani gelmek bilmediği o uzak yarınların
    Hayaliyle avundukları, bilmedikleri
    Yüzler, yani yine yanıldıkları…
    Onların, yani sizin dünyasında
    Renkler solmuş, renksiz yaşıyorlar
    Renkler, yani umut, yani sevinç, yani aşk
    Yani kaybolan bir gülümsemenin izinde
    Bir sokak lambasının altında durup düşünen
    Gözlerdeki kırgınlık, kalpteki sızı
    Renkler, yani hiç var olmamış gibi…
    Sizin, yani onların içlerinde
    Sessizlik büyümüş, sessizliği dinliyorlar
    Sessizlik, yani veda, yani ayrılık
    Yani bir tren düdüğünün yankısı gibi uzayan
    Hasret, özlem, pişmanlık, binbir duygu
    Sessizlik, yani yine de suskun kaldıkları…