Pencere önünde bekleyen zaman,
Usulca fısıldar geçenleri,
Gözlerim uzaklara dalarken,
Bir anı canlanır, silinir,
Yine yalnızım, yine yorgunum.
Dışarıda hayat akarken deli dolu,
Ben içimde bir yolculuğa çıkarım,
Düşlerim sığmaz bu dar çerçeveye,
Yüreğimde bir hasret türküsü çalar,
Güneşin batışı, umudun rengi,
Beklerim yarını, yeni bir şansı,
Belki bir gün değişir bu kader.
Pervazda kuş sesi,
Bir umut fısıltısı,
Hayata tutunmak.
Yüzümde çizgiler, yılların izi,
Her birinde bir hikaye saklı,
Gözlerimdeki yaşlar, kalbimin sesi,
Beklerim bir mucize, ansızın gelsin,
Yeniden doğmak, yeni bir nefes,
Bırakırım geçmişi, silerim kini,
Açarım kalbimi, sevgiyle dolsun.
Rüzgar eser, yapraklar düşer,
Sonbaharın hüzünlü şarkısı,
Pencere kapanır, gece çöker,
Yine yalnızım, yine umutluyum.
Şiirler
Camdaki Hayaller
Yalnızlık Yankıları
Sessizlik büyüyor
Aynada kırılan gülüşler
Yüzlerde donuk telaş
Her adım bir uzaklaşma
Ruhun derin dehlizlerinde kayboluş
Yüzleşme aynası çatlıyor
Gözlerde eski bir hüzün
Kırık dökük anılar birikiyor
Zamanla solan bir umut
Duvarlar fısıldıyor isimsiz çığlıkları
Kalplerde yankılanan boşluk
Hayallerde canlanan siluetler
Gözlerdeki sis dağılmıyor
Yalan bir coşku kalabalığı
Yalnızlık bir gölge gibi
Umutsuzluğa açılan bir kapıGök Gürültüsü Ahengi
Benim içimde kaybolmuş bir şarkı var
Üç tel kopuk keman sesinden biri
Rüzgar bir dala sürtünmüş bunlardan biri
Şehir dışında yorgun bir bekçi olur
Olur ya, bir ıslık olur biraz da elleri
İnsan unutur mu buna bir çare düşünmeli.
Dün biraz susmuştum bunlardan biridir şimdi
Çok tuhaf bir şekilde denize bakıyorum
Sorsam ya martı varken susulur mu?
Susulmaz, susulmaz, bunu her çocuk biraz anlar
Umutla anlar, yüzünü güneşe tutar anlar
Güneş, seni özlemiyorum bunlardan biri.
Bir ömür geçti gene, geçsin ne çıkar sanki
İşte yağmur başladı yüzümün yarısında
Yüzümde bir yağmur var dünyanın biri
Seni beklemek neden mi, sessiz ve derin
Geldikçe geliyorlar zamanın elleri
Saatler! bitik aynalar! buna bir çare düşünmeli.
Bu da bir kahve olmalı şimdi sessizliği dağıtacak
İçince bir derviş sabrıyla içmeli
Eskidir, kırgındır, geçmiştir diye günler
Bir anı anı mı unutunca silinmeli
Ve anı oldu muydu hafif bir boşluk olurZamanın İzleri
Yüzüm
Bir aynadır eski
Bilinçaltının tozlu dehlizlerinde
Yitip giden anılarla dolu…Bir buluşma belki
Çözülmeyen düğümdür içimde
Sonsuz bir labirentte kaybolmuşHer gülüş bir maske
Her söz bir yalandır sanki
Yüreğim prangalı, ruhum firarda
Bir gölgeyim sadece
Aşkın sahte suretindeSessizlik
Çığlığımdır benim.Beton Uyandırır Yalnızlığı
Bu şehir ne zamandır böyle
Çoktan yitirmiş rengini
Gündüz de kalabalık, gece de siren sesi
Yapayalnız bir kalbin atışını dinler bir gölge
Köşede, duvarda
Ah, hangi yüzüme baksam yabancılık yine.
Yürürüm yorgunca, girerim bir internet kafeye
İçerde on beş genç
Umutsuzluk on beş genç
Bir kahve isterim usulca kendime
Bir kahve daha isterim kendime
-Söyle be! ne zamandır böyle bu şehir
-Toprağın değil asfaltın üstünde.
Belki sabah değişecek
Bir kaygı gelecek bir başka kaygının yerine.
İnsan bazen utanmaz mı yaşayıp yaşayıp kendine.
Bu gökdelen ne zamandır böyle yüksek
Çoktan unutturmuş gökyüzünü
Aşk da sanal, sevgi de bir ekran ışığı
Gerçek bir dokunuşu özler bir beden
Odada, yatakta
Ah, hangi yöne dönsem karanlık gene.
Belki yağmur dinecek
Bir umut yeşerecek bir başka umudun yerine.Suskun Bekleyiş
Neden böyle aceleci tavırlar
Bu telaş nerden geliyor
Herkes bir şeyler beklerken
Kimse sabrı bilmez oldu
Sen onlara kulak asma
Yaşarsın, ömrün yeterse
Kimin umrunda yarınlar
Bu hayat kısa ve anlamsızdır
Çok değil bir nefes sonra
Hatırlarsın kaybettiklerini
Vaktin varken kıymetini bil
Sev sevebildiğini
Hayat bir yolculuktur
Kimse anlamaz seni
Kendine dön bir bak
Ne kaldı senden geriye
Suskun bir bekleyiş sadece.Arındıran
Arındıran yağmurudur yüzümün
silik bir suret gibi beliren
aynalarda kaybolan anılar
kederin tortusu kalırBiriken hüzünlerin döküldüğü deniz
kabuk bağlayan yaraları deşiyor her dalga
kirpiklerimde asılı kalan damlalar
geçmişin izlerini taşıyor sanki
sözcükler boğazımda düğümleniyor
hangi şarkıyı fısıldasam nafile
kendime yabancı bir yabancıyımRuhumun labirentlerinde kaybolmuşum
çıkış yolu arayan bir gölgeyim
her adımda biraz daha yoruluyorum
düş kırıklıklarının ağır yüküyle
yüreğim bir enkaz yığını sanki
hangi rüzgar esse dağılırım
yeni bir başlangıç mümkün müSessiz çığlığım
evrenin boşluğunda yankılanır
umutsuz bir bekleyişYarın Gelen
Gök yüzüne bir bak, umut belirdi,
Yarın gelen, gönlümü serinletti.
Yıldızlar şahit, bir sır derindi,
Kısmetim açıldı, bahtım değişti.
Aşkın eli değdi, yürek titredi,
Ben de bu yarına bir can veririm.
Yüreğimde bir sızı durulmaz,
Gözlerim de bir umut belirir.
Derdime derman, bana yâr olmaz,
Ben de bu yarınla kendimden geçerim.
Gidenler gitti, artık dönülmez,
Yarın gelen, maziyi silemez.
Her düşen yaprak, bir ders verirmez,
Hayatın sillesi ağırdır bilirim.
Gönlümde bir hasret, dinmez tükenmez,
Ben de bu yarına bir sevda veririm.Eksilen İlişkiler
Halbuki tutunacak bir dalım vardı
Her şey flu ve bulanıktı o kadar
Ve ölünce sanki hiç yaşamamıştım gibi.
Ama eksilen ilişkileri anlamadan önce
Hepimiz aptallar gibi sevdik
Eksilen ilişkileri hep görmelisiniz
Yalan ve dolan uzak kalplerde
Güneşin umutsuz aşklarla batmasıyla sessizce
Hepimizi pişmanlıktan kurtaracak
Bir yandan, hayatı yaşadık sandık
Bir yandan kaybolduk
Yalnızlıklardan ve hayal kırıklıklarından
Ve sahte gülüşlerden
Gizleyerek yahut savaşarak
Eksilen ilişkileri yaşadık
Evet kimsesizdik ama inancımız vardı
İki el görsek bir aile sanıyorduk
İki güzel söz duyacak olsak cennete gidecektik
Parklarda yürümekten hoşlanıyorduk gündüzleri
Çocukların annelerini beklemesini seviyorduk
Sonra çay içiyorduk şekerli yahut şekersiz
Bilir bilmez eksilen ilişkiler yüzündenAyrılık Çizelgesi
Şimdi
hangi durakta insem sana varırım?
Hangi şarkıyı çalsam çalınırız?Gözlerin
bir harita gibiydi, kayboldum.
Şimdi her yol yabancı,
her sokak bir soru işareti.
Aklımda kalan
yalnızca bir veda busesi,
bir de ayrılık çizelgesi.