Edebiyat Köşesi

  • Yitik Zaman Kapıları

    Eski bir ahşap kapı, gıcırtıyla açılır,
    Ardında anılar, sisler gibi yayılır.
    Bir zamanlar koştuğum sokaklar canlanır,
    Yüzler belirir, sesler yükselir,
    Kaybolan neşeler, yeniden parlar,
    Bir rüya âlemine götürür.
    Yine de tanıdık değil bu sokaklar,
    Yabancı yüzler, ürkek bakışlar.
    Benim sandığım kapı, bir yanılsama,
    Bir oyun, bir düş, bir koca aldanma,
    Geçmişe dönmek mümkün mü asla?
    Kapı kapanır, sisler dağılır.
    Hayaller kapısı aralanır usulca,
    Umutlar fısıldar, bir meltem gibi.
    Yepyeni dünyalar, keşfedilmeyi bekler,
    Cesaretle atılan adımlar büyür gider,
    Belki de kayıp zaman değil beklenen gelecek,
    Yarınlar saklı, o bilinmeyen kapının ardında,
    Şimdi umutla yürüme vaktidir.
    Her kapı yeni bir başlangıçtır aslında,
    Geçmişin yükünden kurtulmak gerek.
    Yüzleşmek, öğrenmek, affetmek gerek,
    Ardından yeni bir kapı açılır elbet,
    Hayatın sonsuz döngüsü içinde,
    Her kapı bir fırsat, bir imkân demektir.


  • Yüreğimde Kalan Figan

    Gözlerimden akan yaşlar sel olsa,
    Dinmez içimde yanan hasret ateşi.
    Bu gönül bağım bir demet gül olsa,
    Yine de sarmaz kalbimdeki leşi.
    Bir ah çeksem dağlar taşlar inlese,
    Figanım arşa yükselse,
    Yine de sönmez yangınım benim.
    Vefasızın sözü zehirli ok,
    Vurdu sineme, eyledi beni yok.
    Gönlümde açtı derin bir çök,
    Tam kapanmaz bilirim.
    Derdimi kime desem ne fayda.
    Aşkın sillesi ağırdır elbet,
    Çekerim çaresiz, yoktur ki medet.
    Bu kara bahtım ne zaman güler,
    Bilemem gayrı.
    Çaresizce beklerim bir haber,
    Belki bir gün diner bu keder.
    Gönlümde solan güller açar,
    Gözyaşlarım diner,
    Belki o zaman gülerim ben de.


  • Vicdanın Çağrısı

    VICDANIN ÇAĞRISI

    Yüreğin en derininde
    Bir en vicdan,
    Ve vicdanın en yüreğinde
    Bir feryat, o sensin insan.

    O feryada ben kulak verdim..
    Vicdan feryadındaydı, verdim
    Feryadındaydı sesi,
    Sesindeydi insanlık,
    İnsanlıktaydı umut,
    Umutlardaydı yarınlar.

    Yarınlar için duydum,
    Vicdanın çağrısını,
    Çağrısında bir direniş,
    Direnişinde adalet,
    Adaletinde şefkat,
    Şefkatinde merhamet,
    Merhametinde huzur.

    Huzurla ben yaşarım..
    Vicdan çağrısıyla yaşarım
    Çağrısıyla büyürüm,
    Büyürüm insanlıkla,
    İnsanlıkla var olurum.


  • Uçuş Korkusu

    Gri bir yığın belirdi
    Aşıyor
    Aşıyor
    Aşıyordu beton yığını.
    Yoksa bir anlamı var mıydı
    Bu umursamaz geçişin?
    Belki de dedi tecrübeli gözler
    Biz de öyleydik bir zaman
    Korkuyla yüzleşmek böyle başlar.
    Ve sonra rüzgar yön değiştirdi.


  • Bir Yanılgının Ardından

    Şans mıydı, yoksa bilmeden atılan bir adım mıydı,
    Kör bir sokakta rastladığım o gözler?
    Yoksa sadece yorgun bir ruhun arayışı mıydı,
    Yanılgılarla dolu bu uzun, karanlık dehlizde?
    Anılar birer hayalet gibi dolaşırken zihnimde,
    Gelecek, sis perdesi ardında saklı bir bilinmez.
    Bir teselli aradım boşlukta.
    Oysa her dokunuş yeni bir yara açtı bende,
    Her söz bir pişmanlık oldu dudaklarımda.
    Geçmişin hayaleti, bir gölge gibi peşimde,
    Her adımda beni daha da derine çekiyor.
    Hatırlıyorum o ilk gülüşü, o sahte sevinci,
    Şimdi hepsi birer yalan, birer yanılsama,
    Kaderin acı bir cilvesi sanki.
    Belki de her şey bir oyundu sadece,
    Rollerimizi oynadığımız, sahnede.
    Ama ben kanadım, gerçek sandığım o aşkın
    Yalan rüzgarlarında savrulurken yapraklarım.
    Şimdi yalnızım, bir enkazın ortasında.
    Ve anlıyorum ki, şans dediğin şey bazen
    Sadece bir yanılgıdır, bir serap.
    Geçmiş, asla geçmeyen bir sancıdır içimde,
    Gözyaşlarımla suladığım bir mezar.
    Unutmak mümkün mü, yoksa yaşamaya mahkum muyum?


  • Yitik Zamanların Coşkusu

    Eskimeyen bir şarkı çalıyor içimde,
    Unutulmuş bahçelerde dolanıyorum,
    Yeniden yeşeren umutlarımla.
    Belki de anılar birer yanılsama,
    Belki de düşler gerçeklikten uzak,
    Ama yine de inanmak istiyorum,
    O kayıp coşkunun bir gün geri geleceğine.
    Zamanın acımasızlığına rağmen,
    Yüreğimdeki ateşi koruyorum,
    Yarına dair bir umutla.
    Ben coşku adamıyım,
    Sevmeye geldim hatıraları,
    Öyle seveceğim ki yarına dönerken,
    Bütün hüzünler silinecek,
    Yeniden doğacak coşkunun sesi,
    Karanlık sokaklarda yankılanacak.


  • Kumsala Vuran Taşlar

    Şimdi bir martının çığlığını dinliyoruz
    Sahilin o bitmez sarılığında
    Çocukluğunu unutmuş babalarıyla
    Bir yaz akşamı düşebilir içinden
    Alıp ovacak olsak avuç içini
    Şimdi bir martının
    Şimdi sen tam vaktindesin kabuğuna çekilecek
    Güneşe dönecek tam rüzgarına bırakılacak
    Hangi bir taşıydın güzelim hangi bir
    Bir yanında denizin tuzu duruyor mahzun yorgun
    Öbür yanında yosun kokan bir yalnızlık
    Daha öbür yanında kilometrelerce geçmiş
    Unutulmuş aşklar için sabahlara kadar
    Ayrı yazılmış hikayeler içinde
    Bir yanınla da boyuna güneşe dönüyordun
    Biz eskiden de en az böyleydik seninle
    Bir dalga vuruyorsa onu dinlerdik
    Bir balıkçının umuduna diyecek yoksa onu
    Bir çocuk boyuna hayaller kuruyorsa onu
    Ne zaman denizin aşkına
    Bir taş atmışsak kumsala
    Sabaha kadar parladı durdu


  • ŞÜPHE SİSİ

    Sorgu Çağı

    Gözler yorulmuş, anlam arar ekranlarda,
    Yalanlar gerçeklerle dans eder bu meydanda.
    Düşünceler bulanık, bir sis çökmüş zihne,
    Doğrular kaybolmuş, kimse inanamaz dine.

    Eskiden bir söz yeterdi, bir yemin kafiydi,
    Şimdi şüphe tohumları her kalbe serpilirdi.
    Aşklar sanal alemlerde filizlenir solardı,
    Güven bir kumdan kale, ilk dalgayla yıkılırdı.

    Dostluklar menfaat gölgesinde büyür giderdi,
    Hakikat bir fısıltı, kulaklar duymaz oldu derdi.
    Vicdanlar susturulmuş, nefret kol gezmekteydi,
    İnsanlık bir labirentte, çıkış yolu bilmekteydi.

    Umut bir kıvılcım, karanlıkta parlamakta,
    Sevgi bir ilaç, yaraları sarmakta,
    Şüphe sisini dağıtmak, gönülleri açmakta,
    Belki o zaman hakikat, yeniden doğmakta.
    Belki o zaman…


  • Bekleyiş Sancıları

    Gel artık, beklemek zor geliyor bana
    Heyecanım diner gibi oluyor usul usul
    Bir korku var içimde anlamadığım
    Ya hiç gelmezsen, ya hiç sevmediysen
    Bu telaşım boşuna mıydı sahi
    Umutlarım tükeniyor yavaş yavaş
    Gözlerim yollarda, saatler geçmek bilmiyor
    Düşüncelerim karma karışık bir halde
    Ya başkasına aitsen, ya unuttuysan beni
    Bu bekleyişim ne kadar daha sürecek
    Gel artık, dayanacak gücüm kalmadı inan ki


  • Yenilginin Külleriyle Dans

    Hiç kimse dinlemedi
    Gözler körleşti
    Yürekler sağır
    Sözler kifayetsiz kaldı
    Yüzleşmekten korktuk
    Kaçtık aynalardan
    Sığındık yalanlara
    Yıkıldık birer birer
    Umutsuzluğun çığlıkları yankılanırken
    Sessizce büyüdü içimizde karanlık
    Yenilgi kaçınılmazdı belki de
    Ama pes etmek yoktu defterimizde
    Yeniden doğuşun şarkısını fısıldadık
    Küllerimizden bir filiz gibi yeşerdik
    Çünkü bilirdik ki en derin yaralar
    Bizi daha güçlü kılar
    Hayat bir sınavdı ve biz
    Kendi kahramanlık destanımızı yazacaktık
    Yenilginin külleriyle dans ederek