Edebiyat Köşesi

  • Yazın Yüzüne Düşen

    Kumral göğe yemin ettim bir yaz öğlesi
    Dizlerimde kırk yıllık suskunluk birikintisi
    Güneşin uzak yüzüne aldanırken içimde
    Yapayalnızdım kendi gölgem içinde
    Çöl kadar yalnız,
    sevdaya susamış, hüzne alışkındım
    Yaz yüzlerde aradım bunca yıl ruh evini
    Bin sitem kurutmuştur sanırken içimin denizlerini
    Unuttuğum her şeye
    Yazın yüzünde inandım
    Yandım yandım yandım
    Sessizliğe düğüm var birkaç kelime,
    Sessizliğe hüküm var birkaç hayal,
    Sessizliğe sürgün var birkaç düşünce,
    Sustum, kaçtım kan ter içinde
    Ödeyemedim kaçışımı onca hatırayla
    Yandı kalbimin atlası
    Yedi iklimler içinde
    Aştım aştım aştım
    Aslında sen yoktun
    Yalnızca bir yazı sevdim ben
    Varlığın yanılgımdı
    Yazdım yazdım yazdım
    Geçti gitti hepsi
    Geçti gitti işte
    Yüreğim mühürlü
    Yaz yaz yaz


  • Sis ve Suret

    Sis perdesinde kaybolan bir yüz,
    Aynada gördüğüm, yabancı bir iz.
    Ne kadar aşinayım bu silüete,
    Ne kadar uzağım özümdeki sese,
    Bir sır ki çözülmez, içimde giz.
    Ruhum bir gölde çalkalanan su,
    Her yansıttığı suret, bir umut tortusu.
    Eski aşklar, yarım kalmış hayaller,
    Hepsi birer gölge, beni saran sisler,
    Bilinmez bir dert beni kemiriyor usulca.
    Sis dağılır mı, bu yüz aydınlanır mı,
    Yoksa bu karanlık beni sonsuza dek sarar mı?
    Her nefeste bir çığlık, her bakışta bir sızı,
    Ben kimim, bu suret kimin yansıması?
    Kendimi bulmak, en büyük gayem şimdi.
    Yol uzun, gece derin.
    Bir fısıltı duyarım, derinden gelen,
    “Korkma, kaybolma, özüne dön hemen.”
    Bu ses, içimdeki umudun yankısı,
    Yeniden doğuşun ilk adımı sanki.
    Sis kalkar, güneş doğar içimde yeniden,
    Suret netleşir, tanırım kendimi birden.
    Her yara bir iz, her iz bir ders imiş meğer,
    Aşk, korku, umut hepsi aynı nehirde yüzer.
    Artık biliyorum, karanlık aydınlığa gebedir,
    Yeter ki, kaybolma, özüne dön yeter.


  • Giden Dünler

    GİDEN DÜNLER

    İki türlü zaman var,
    Biri hatırda, diğeri yolda,
    Biri içe akar sessizce,
    Biri dışa vurur hoyratça.
    Biri geçmişi süsler anılarla,
    Diğeri geleceği örer umutlarla.

    Birinde veda,
    Birinde heves,
    İkisinde nefes.


  • Benim Kibrim, Senin Aynan

    Benim kibrim, senin aynan, görebilirsin kendini;
    Yoksa gururun karanlıkta saklar mıydı benliğini?
    Her bakışta bir meydan okuma, her sözde bir zırh,
    Kalbin en derininde saklı bir feryat var mı, ey ruh?
    Benim yükselişim, senin düşüşün müdür sanırsın?
    Belki de sadece bir yanılgı, bir gölge oyunu bu.
    Kim bilir, belki de ikimiz de aynı uçuruma koşarız.
    Benim sessizliğim, senin fırtınan;
    Dinleyebilirsen duyarsın içimde yankılanan.
    Her suskunluk bir haykırış, her duruş bir savaş,
    Kendi içimde kurduğum, yıkılmaz bir tahtım var.
    Benim suskunluğum, senin çığlığın olur bazen.
    Benim yalnızlığım, senin kalabalığın;
    Anlayabilir misin, bu derin kuyunun karanlığını?
    Her kaçış bir arayış, her terk ediş bir başlangıç,
    Kendi kendime kurduğum bir dünya bu, hem cennet hem zindan.
    Benim yalnızlığım, senin sığınağın olabilir mi bir gün?
    Bilemem, belki de çok geç artık, her şey için.
    Unutma, herkes kendi gururunun esiridir aslında.


  • BAHTSIZ TESELLİ

    Sana suskun, sana dargın yüreğim,
    Yitik sevdam, kırık düşüm nerdesin?
    Bu şehir, bu beton deniz,
    Yitik sevdam, kırık düşüm nerdesin?
    Sana ağlar, sana yanar bu beden.

    Kanayan yaram, sızlayan derdim,
    Ne zaman diner bu bitmeyen matem?
    Umutlarım, hayallerim nerdesin?

    Rüzgarlar fısıldar, kuşlar ağlar,
    Gözyaşım denizde, sevdam dağlar,
    Sensiz geçen her an, ömürden çalar,
    Bu yalnızlık, bu çaresizlik neden?
    Yüreğim kan ağlar, seni özler durur,
    Yitik sevdam, kırık düşüm nerdesin?


  • Yüzümün İncisi

    kendime sakladım gülüşünü
    en kuytu anılarımın sandığına
    düştükçe kırılan hayallerimin
    en sağlam limanıydı gülüşün, yeminli yaz vakti
    istemem ben sahte sevinci
    bilirim ki yalandan parlar her sevinç
    gülüşünü kendime sakladım
    ben sakladım düşlerimi
    kırılan kalbimin, onulmaz yarasının
    kimsenin olamadığım yerdeyim
    ne söylesem
    anlaşılmaz sesim
    herkesin sevdasından bambaşka severim
    bana senden kalan zaman
    yıprattı beni
    madem seni sevdim dünyaya
    madem aşkımı verdim
    benden uzaklaştı, çoğaltılan sevdam
    sevdikçe anladım:
    aşkın malıyız hepimiz
    düğümlüyüz bağlıyız
    azımız çoğumuz
    ne kadar seversek o kadarız
    çok kısa görünen aşk
    çok derindir aslında, çünkü
    aşkı çok az yaşar insan
    kendine vursa da aşkı, adanmış bir yalnızlığa
    gülüşün, mutlak gerçeğim, aklımda hep senin adın
    başka bir aşka başladım, yolum farklı
    aşkım uçsuz bir deniz, ben damla kadarım.


  • Yüzümün Coğrafyası Değişirken

    Yine bir akşamüstü sessizliği çöküyor
    hücrelerime kadar işleyen bir yorgunlukla
    sanki bir kıyamet provası bu
    yüzümün coğrafyası değişirken usulca
    ruhuma düşen her bir çizgiyle
    Bu modern zamanların sığınağında
    kaçış yok kendinden
    bir ayna misali yansıtıyor acıları
    ve unutturuyor gülümsemeyi
    her geçen saniye
    Kaybolmuş bir çocuğun çığlığıdır içim
    Rüyaların enkazında yankılanan
    Bir umut arıyorum karanlıkta
    Belki bir ışık huzmesi düşer
    Yüzümün solgun vadilerine


  • Yüzleşme Sabahı

    Çatlak aynalardan süzüldün içime
    Bütün yalanları kararttın
    Yüzleşme sabahı
    Gün vurmuştu kirpiklerine
    Kederlerin isyan büyütmesi
    Tükendi bırakılmış umut sandalı
    Unutulmuş çocukluk gömleği serde
    Neden buradasın, dedim
    Gölgelerin arasından
    Siste kaybolup giderken anılar
    Aydınlıktı yüzleşmeydi sabahı
    Çekinmedim seslendim ardından
    Sabahki yüzleşmedeki yabancı
    Niçin böyle
    Yaralarımı sardı duyurmadı
    Baktı geçti durduğum yere
    Aşkını serpti yüzüme
    Atının nalları
    Ben doğdum, doğum kutlanmadı
    Yüzleşmeli bir sabahtı
    Hikayemin sabahını açtım da
    Herkes kaçtı içeri
    Aydınlık kaldı yüzleşme kaldı sabah kaldı
    Sis kalktı anılar kaldı
    Aydınlıktı


  • Uzaklaşmalar

    Uzak kentlerde yeni aşklar aradın,
    Sanki burada hiç sevgi görmedin.
    Bütün sitemlerin
    boşluğa yankılandı.
    Biten bir filmin ardından
    (Sen böyle olmasını istemezdin)
    Bir dokunuş yeterdi aslında her şeye,
    İçindeki özlemi
    Susturamadın.
    Sen hep büyük kaçışlar düşledin,
    Sıradanlığa tahammül edemedin.
    Yılların yorgunluğu
    Yüzüne yansıdı.
    Sessiz anların kıymetini
    (Kendine itiraf edemedin)
    Gizli kalbinde
    Sakladığın umutlar vardı.
    Vermeye cesaret edemedin,
    Belki de çok geçti artık her şey için.
    Yalnızlığın denizinde
    Kaybolup gittin.
    Bir veda bile etmeden
    (Pişmanlık duymadın mı?)
    Ardında kalanlara
    Sadece bir hüzün bıraktın.


  • Ebeveynlik Yanılsaması

    Büyümek ne garipmiş
    Çocuklar anlattılar bana
    Önce kardeşim
    Salıncakta tepetaklak sallanarak…
    Onlar gösterdiler bana hayatı
    Oyuncak sanıp parçalayayım diye…
    Bu öyle bir çelişkidir ki
    Hem öğretmen olacaksın, hem öğrenci…
    Ve akıllarındaki o yalan değil,
    gerçeğin ta kendisi…
    Çocuklar doğurdular beni ağlaya ağlaya
    Gine onlar büyütecekler beni sabırla
    Ağlatmadan…