Demir parmaklıklar ardında bir gölgeyim şimdi,
Hüzün zindanının soğuk taşlarında yankılanır kederim.
Her gün bir idam mahkûmunun son bakışını görürüm,
Ve anlarım, sevdiğini öldüren herkes ölüme mahkûmdur.
Kelimelerim prangalı, düşüncelerim yasaklı,
Bu dört duvar arasında çürür gider ruhum.
Aşk, bir zamanlar en masum günahımdı,
Şimdi ise en ağır cezam, en bitmeyen azabım.
Geceleri hücreme sızan ay ışığı bile,
Teselli etmez artık kanayan kalbimi.
Her nefes bir ağıt, her an bir işkence,
Ve ben, bu dipsiz kuyuda kaybolmuş bir ruh.
Bir yanıt yazın