Kelebek Mezarlığı

Kanat sesleri yankılanır içimde,
Bir kelebek mezarlığıdır yüreğim.
Renkler solmuş, tozlanmış anılar,
Uçuşan ruhlar, kayıp giden yazlar,
Bir ömürlük veda, bir kelebek ömrü kadar.

Her biri birer düş, birer hayal kırıklığı,
Kırık kanatlarla yere serilmiş umutlar.
Aşkın narin dokunuşu, bir ipek kozası gibi,
Şimdi bir mezar taşı, soğuk ve anlamsız.
Her kelebek bir ayrılık, bir veda busesi,
Uçup giden bir sevgili, bir daha dönmeyen.

Zamanla solar kelebeklerin rengi,
Bir avuç kül kalır geriye sadece.
Rüzgâr fısıldar adlarını sessizce,
Bir ağıt yakar gökyüzü geceleri,
Bir kelebek mezarlığıdır bu şehir.

Her kelebek bir pişmanlık, bir keşkeler ordusu,
Söylenmemiş sözler, tutulmamış eller.
Yağmur diner, güneş açar bir anlığına,
Ama kelebekler geri gelmez, uçup gitmişlerdir sonsuzluğa.
Bir mezar taşıdır her kanat izi,
Bir hatıra, bir anı, bir kelebek ömrü kadar.

Toprak kokusu yükselir kelebek mezarlığından,
Bir umut filizi yeşerir en derinde.
Belki bir gün, yeni kelebekler doğar buradan,
Yeni renklerle, yeni hayallerle.
Ama şimdilik sadece sessizlik hüküm sürer,
Bir kelebek mezarlığının dinginliği.
Her kanat sesi bir veda, her renk bir anı,
Uçup giden kelebeklerin ardında kalan.
Bir günah gibi taşırım onları içimde,
Bir kelebek mezarlığıdır benim kaderim.

Gözyaşlarımla sularım kelebek mezarlığını,
Bir umutla beklerim baharı.
Belki bir gün, kelebekler geri döner,
Ve yeniden renklenir hayatım.
Ama şimdilik sadece yas tutarım,
Uçup giden kelebeklerin ardından.
Her birinin adı kalbimde kazılı,
Bir kelebek mezarlığıdır benim en derin yaram.
Geçmişin tozlu sayfalarında saklı hatıralar,
Birer birer canlanır kelebeklerin kanatlarında.

Ve ben, kelebek mezarlığının bekçisi,
Sonsuza kadar nöbet tutacağım burada.
Uçup giden kelebeklerin anısına,
Ve bir gün geri dönecekleri umuduyla.
Bir ağıt yakarım her gece,
Bir serenat çalarım rüzgâra.
Kelebek mezarlığı benim evim,
Ben kelebeklerin ruhuyum.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir