Küllükte Biriken Anılar

Sessizce tükenen bir sigara gibiydi bazı günler,
Küllüğümde biriken anılar, dumanı dağılmayan.
Her nefes bir pişmanlık, her izmarit bir keşkeler yumağı.
Geçmişin hayaletleri dolanır odamda,
Yüzleri silik, sesleri fısıltıdan ibaret.
Bir zamanlar kahkahalarla yankılanan bu oda,
Şimdi sadece yalnızlığın yankısını barındırıyor.
Her bir anı, küllükte yanan bir sigara gibi,
Önce keyif verir, sonra acı bir tat bırakır.

Küllerin arasında kaybolan bir umut,
Sönmüş bir ateşin son kıvılcımı.
Hayat, kül rengi bir tablo,
Fırçasında sadece hüzün.

Duvarlarımda asılı kalan gölgeler,
Benliğimin karanlık yansımaları.
Her biri ayrı bir hikaye anlatır,
Ayrılıkların, kayıpların ve unutuluşun.
Bir zamanlar sevgiyle bakan gözler,
Şimdi nefretle çevrilmiş yüzler.
Küllüğüm, ruhumun aynasıdır aslında,
İçimde biriken acıları yansıtan.
Ve her yeni anı, bir öncekinin üzerine kül olur.

Saatler geçer, günler tükenir,
Küllük dolar taşar anılarla.
Biriktikçe ağırlaşır yüküm,
Taşıyamaz olurum bu acıyı.
Yeniden başlamak isterim,
Tertemiz bir sayfa açmak.
Ama küllükteki anılar izin vermez,
Geçmişin prangalarıdır onlar.

Küllükte biriken anılar, zehirli bir sarmaşık gibi,
Sarmış benliğimi, boğuyor beni.
Kurtulmak isterim bu karanlık dehlizden,
Ama yollar kapalı, çıkış yok.
Her gün biraz daha batarım dibe,
Küllerin arasında kaybolurum.
Bir zamanlar umutla bakan gözlerim,
Şimdi sadece çaresizliği yansıtıyor.
Ve küllük, ruhumun mezarı olur,
İçinde biriken anılarla birlikte gömülürüm.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir