Aşk hep yanlış zamanlarda çıkıyor karşımıza: Çoğumuz hazırlıksız yakalanıyoruz. Öyle ki bu sebepten dolayı korkarak yaklaşıyoruz her şeye. Ne aşkımızı tam yaşayabiliyoruz, ne de kendi benliğimizde tam olabiliyoruz. Her şeyimiz eksik kalıyor bir parça.
Ama ne zaman hazır olurduk gibi bir soru sorsalar da eminim, bilmiyorum derdik birçoğumuz. Çünkü bilmediğimiz bir durum söz konusu olduğunda, o konu hakkındaki geleceği görme imkanımız da olmuyor hiçbir zaman. Bazen bekletiyoruz karşımızda ki insanı, sen bekle, ben hazır olunca tekrar geleceğim dercesine. Buna halk arasında gitmek diyoruz veya ayrılmak. Pek gelmek aklımıza gelmese de, bir başkasında o ilk insanı arayınca hep geri dönesimiz geliyor. Ne kadar zaman geçtiğini umursamadan sanki karşımızdaki insan bir robot ve bizden izinsiz yeni bir hayat kuramaz gibi geri dönmeye çalışıyoruz. Sonuç hep aynıdır oysa: Hep başka birlikteliklerin ortasına düşüyoruz. Bizim yapamamış olmamız kimsenin umurunda olmuyor.
“Bir defaya mahsus olsa da hayat bize tecrübenin bedeli ağırdır demekten geri durmuyor…”