Konu aşk hayatıysa sizin için o kadar ölen insan çıkıyor ki ortaya onlardan ordu kursa devletimiz herhalde dünyanın en çok asker sayısına sahip ülkesi oluruz. İnanın abartan ben değilim, sadece biz insanlar aşkı bu derece basitleştirdik.
Ancak her zaman böyle olduğu da söylenemez tabi. Gerçek aşk veya ömürlük aşk inancımıza ve bunu yaşayan insanlara haksızlık etmeyelim. Bazen veya sayısal tabirle binde bir olsa da sayıları, gerçekten sevenler de yok değil dünyamızda. Burada sorulması gereken en önemli soru ise eğer gerçekten bizim için ölecek biri var ise veya ölecek biri yok ve yine de onu kaybetmek istemiyorsak, yanımızda nasıl tutarız?
Çok mu zor oldu soru? Bence değil… Çünkü bu konuda da atalarımız yetişiyor imdadımıza ve “Kaçan kovalanır.” Sözüyle asırlara damga vuruyorlar. Sizin de bu cümleyi oldukça dikkate almanızı tavsiye ederim. Zaten dikkat ettiyseniz son zamanda yazarlar ve şairler en çok bu konuyu ele alırlar. Verdikleri öğüt ise hep aynıdır: “Çok sevdiğinizi hissettirmeyin karşınızdakine yoksa arkasına bakmadan gider.” Evet, gerçekten giderler, çoğu insan ilgisizliği kaldıramadığı gibi fazla ilginin de ağır geldiği insanlar vardır. Eğer gitmelerini istemiyorsanız yapmanız gereken şey onlara gerektiği kadar değer verin, fazlası her zaman sizde kalsın. Ne işe yarar diye düşünmeyin. Ben iki kelime ile yazayım gerisini siz düşünün: Ömrü uzatır…
Bunu herkesin yapabileceğini sanmıyorum, sonuçta ya ilgisiz kaldıysa sorusu da yer edinebilir aklınızda ve durmadan rahatsız ederek karşınızda bulunan insana haddinden fazla değer vermenizi sağlayabilir. Böylesi bir durumda ise karşınızdaki insana yaşadığı mutluluğun sadece sizinle var olduğuna inandırmanız gerekir.
Acımasız görünen bir durum olsa da öyle değildir… Kendi geçmişinize baktığınızda eğer daha önce bir ilişkiniz olduysa onunla yaşadığınız mutluluklar sadece ona özeldir. Bu nedenle karşınızdaki insanı kaybetmek istemiyorsanız, onun sizi kaybetme korkusunu daima taze tutun.
Sizi kaybetmekten korkmayan bir insan, sizi kaybeder.