Erkek olmakla adam olmak birbirinden farklı şeylerdir. Bir çocuk erkek olarak doğdu diye adam olamaz, adamlık yaşayışla alakalı bir durumdur.
Erkek sevdiğini söyler, karşısındakini inandırır ancak hissettirmeyi beceremez. Adam hissettirir önce ve diliyle söylemese de bakışları, nefes alışları hatta titreyen konuşmalarıyla bile defalarca söyler sevdiğini. Sadece sevdiğine söylemez, çevresindeki herkes anlar sevdiğini onlara dahi hissettirir.
Erkeğin kalbide, beyni de çok bölümlüdür ve her bir bölümüne bir kişi almayı düşünür mutlaka. Adam ise bir beyni ve bir kalbi vardır, içine düşenin istese de bir daha çıkamayacağı…
Erkek zorluklara gelmez, kaçmak ona daha cazip gelir ve en aşılabilir zorluklarda bile kaçar. Adam beceremez gitmeyi, geride kalmaların adamıdır o. Kaçmak, hayatında ki en uzak şeylerden biridir ona; bu yüzden kalır ve sahip çıkar.
Erkek yeni birileriyle tekrar başlayabilir, geride kalanlar çokta umurunda olmaz. Adam başlayamaz çünkü onu sevdiği gün kılmıştır bütün kadınların cenaze namazını başkasına gitmek diye bir şey düşünemez…
“Herkes gibi sen de mutlaka bir gün seversin, ama sen herkes gibi yapma; bir erkek mi veya bir adam mı sevdiğine dikkat et…”