Âşık olmanın en güzel yanlarından biridir hayal kurmak ama dikkatli olmak gerekir. Çünkü bazen yıkıldıklarında yıkılanlar sadece hayaller olmuyor.
Ancak yine de hayaller âleminde her şeyin yolunda oluşu cezp eder çoğu zaman bizi, yıkılacağını bile bile hayaller kurarız. Aslında mecburiyettir hayal kurmak sonuçta her zaman mutlu olmakta istemez kimse, monotonluk her zaman başa beladır. İşte bu yüzden hayallerimiz vardır.
Genelde hayal kurarken en büyük yanlışımız gerçeklerin çok dışına çıkmak oluyor. Mesela hiç birimiz kolay kolay kır düğünü yapamayacakken kır düğünü hayal ediyoruz, gelini çıkışta son model bir arabaya bindiremeyecekken hayallerimizde hep son model hatta o da bir kenara daha da abartıp limuzine bindiriyoruz. Fazla uçma dedikleri bu olsa gerek. Sadece bunlarla sınırlı değil tabi saçma hayallerimiz ve sınırsız diye böyle kullanmak da yanlış bence çünkü sınırlı ve anlamlı kullanılan hayaller sonradan mutluluk verirken, sınırsız ve tutarsızca kullanılan hayaller acıdan başka bir şey vermiyor.
Eğer âşık olmak istiyorsanız bu hayalinizi kendi ellerinizle parçalayıp, yakıyorsunuz. Düşünün bir kere, benzersiz olmak istiyoruz ama hayat arkadaşımızın bize birçok yönden benzemesini istiyoruz. Hem tek olacak kadar benzersiz hem de ikinci bir kişinin bize benzemesi şu an o kadar komik geldi ki bu durum bana, bazen saçmalamak da üstümüze yok…
Bir de insan çok kaptırmamalı hayallere kendini, çok içinde kalmamalı hayallerin sonra hangisinin gerçek hayat olduğunu karıştırıyor ve sonrasında ise yine acı…
Okuduğum birçok kitapta da hayal âlemine geniş yer verilmiş. Aslında bu da en güzel örneği, eğer tutarlı kullanırsan hayal âlemini para bile kazanabiliyorsun bundan hatta günümüzde beyaz perde kategorilerinden biri de tamamen hayal âlemi üzerine kurulu olan bilim kurgudur. Sadece sinema değil tabi ki romanlar da geçmişten günümüze bu kategorinin en çok kullanıldığı alanlardan birisi, farklı alanlar bulmakta size kalmış…