Komşunun yakını vefat ettiğinden ziyarete gittik. Henüz taşınalı 3-4 ay olduğundan tanışma fırsatı bulamamıştık. İçeri girdik Mehmet amca ismimle seslendi bana sağ olsun koltuğa buyur etti. Oturduk nasılsın iyisin faslını geçiştirdik. Mehmet amca 65 li yaşlarda olduğunu tahmin ettiğim 5 çocuk babası ve bembeyaz saçlara sahip bir amca. 1.70 li boylarda ancak ideal kilosunu koruyabilmiş nadir Gazianteplilerden. En önemli özelliği konuşmayı aşırı seviyor olması. Bıraksanız muhtemelen 7/24 hayat hikayesini anlatma potansiyeline sahip. Okul okumamış Mehmet amca, askere gidene kadar okuma yazmaylada işi olmamış. Zaten eskiden ticaret yapmak için sayılarla haşir neşir olmak yetiyormuş. Askere gidince 4 ay okuma yazma eğitimi almış ve okur yazar olmuş. Heves etmiş ilkokul ve ortaokul diplomasını almış. Lise okuma gereksinimi hissetmemiş çünkü lise okursa üniversite de okurum, hiç gerek yok algısına kapılmış. O dönemler neden böyle bir yaklaşım varmış anlayamadım.
Askerden dönünce amcasıyla birlikte kaçakçılık yapmaya başlamışlar. Amcası kaçakçılık yaparmış kendisi ise belinde 2 adet silahla onu korurmuş. Mafyavari bir hayat yaşadığından evlenmeye çok sıcak bakmıyormuş. Babası küçük yaşta vefat eden Mehmet amcayı annesi büyütmüş. Ancak oda çalışmak zorunda olduğundan Mehmet amca sürekli komşularda yer içer, banyosunu bile komşuları yaptırırmış. O dönemin insanları komşu çocuğunu kendi çocuğundan ayırmayacak kadar merhametliylermiş. Babası ilk vefat ettiği dönemler köyde yaşarken sonra şehire gelmişler. Sonrasında bir daha köye gitmesi mümkün olmamış. Ama kader ya işte annesi bir gün taziye ziyaretine gittiğinde bir kız görmüş beğenmiş ve dönüp Mehmet amcaya durumdan bahsetmiş. Mehmet amca konuyu duyar duymaz silahına davranır, kafasına dayar ve kendini öldürmekle tehdit edermiş. O denli uzakmış evlilik düşüncesine. Neyse bir iki derken annesi bir gün yine konuyu açmış. Tam silaha davranacakken dur dur demiş bu kızı tanıyorsun teyzenin kızı demiş. Bu cümleden sonra yumuşamış Mehmet amca. Küçüklüğü gelmiş aklına köyde akrabası olan 3 kız kendi aralarında damat gelin oyunu oynar Mehmet amcayı hep damat yapar, sırayla gelin olurlarmış. Hoşuna gitmiş hatırlayınca ve onlardan biriyle evlenmenin keyifli olacağını düşünerek duruma onay vermiş.
Annesi fırsat bu fırsat diyerek soluğu köyde almış. Hemen kardeşinin yanına varıp durumu aktarmış ve kıza talip olduğunu söylemiş. Teyzesi duruma onay vermemiş çünkü gelenek göreneğe göre abisinin bir oğlu varmış ve yaşı daha büyük olduğundan öncelik sırasının onda olduğunu onun kızını istemisi durumunda ona vereceğini bildirmiş. Dönmüş gerisin geriye annesi. Kısa bir süre sonra haber gelmiş abisinin oğlu için amcasının kızını istemişler ve 9.000₺ başlık parası karşılığında kız verilmiş. Teyzesinin kızı kendisine kalınca annesi tekrar soluğu köyde almış. Abisinin oğluna yakıştırmadıkları kızı oğluna 9.000₺ başlıkla almış dönmüş. İçine sinmeyen durumlar mı olmuş, bir yerlerden duyumlar mı almış yoksa karşının gururunu mu okşamak istemiş bilinmez çarşıda tesadüfen karşılaştığı kardeşine başlık paranızı 15.000₺ yaptım demiş Mehmet amcanın annesi. Durum karşısında Mehmet amca çıldırsa da bir şey diyememiş. Ancak konu böyle de kapanmamış. Diğer taraf bizim kızımızın neyi eksik bizde başlığı 15.000₺ ye çıkarıyoruz deyince kim daha üstün kaosu oluşmuş. Neyse ki Mehmet amcanın annesi tekrar soluğu köyde alıp kardeşine başlık parasını 30.000₺ yaptım helal olsun gelinime deyince karşı taraf rekabet edememiş olay çözülmüş. Hemen oracık da damatsız nişan merasimi yapılmış ve Mehmet amca böylelikle nişanlanmış.
Mehmet amca konuyu duyunca daha fazla dayanamamış ve silahları takmış beline yallah köye. Teyzesinin evine gelip silahın birini çıkarıp ortaya koyarak ya o paranın üstüne 40.000₺ lik altın istersiniz ya da bu işten vazgeçerim demiş. Teyze şaşkınlıkla bu nasıl iş niye o kadar altın isteyelim zaten annen 30.000₺ başlık yaptı, üzerine birde dikiş nakış dahil hiçbir çeyiz yapmayın dedi ayıp olur demiş. Mehmet amca hemen konuya dalıp bu altını isteyin ki yarın bir gün annem vefat ederse iş kurabileceğim bir sermayem olsun demiş. Teyzesinin de aklına yatmış durum ve 40.000₺ lik altın şartı da son anda anlaşmaya dahil edilmiş. 2 yıl sürmüş nişanlılık süresi. Eline her para geçtiğinde özel taksi tutarak köyün yolunu tutan Mehmet amca arabanın bagajını et, tütün ve yiyecek malzemelerle doldurur ziyarete gidermiş. Köyün içine her girdiğinde taksiciden rica eder korna çaldırırmış geldiğinden haberdar olunsun diye. Anlamsız gelebilir ancak bu o dönemin en iyi hava atma, gösteriş yapma seçeneklerinden biriymiş. O dönemin adetlerine göre kızı göstermek ayıp olduğundan 2 yıl boyunca her fırsatta gel git yapan Mehmet amca bir türlü eş adayını görememiş. Şartları ne kadar zorlarsa zorlasın, göstermemişler yengeyi.
Derken 2 yıl geçmiş düğün günü gelmiş. Mehmet amca o kadar coşkuluymuş ki şehirde ayrı, köyde ayrı düğün ekibiyle düğün yapmış. 3 gün düğünün ardından araç gelini almaya gitmiş. Mehmet amca gidememiş çünkü at usülü eskiden gelin arabası damat olmadan gidip gelini alır gelirmiş. Durur mu Mehmet amca başlamış şartları zorlamaya. Abisinin yanına gidip bende binsem mi diye sormuş. Olmaz yanıtı alınca en azından köyden uzaklaşınca bineyim deyince abisi sağlam bir tokat yerleştirmiş kulağının altına ve eklemiş ulan şerefsiz 2 yıl bekledin 2 saat mi dayanamıyorsun? Kabullenmiş durumu Mehmet amca. Gelin arabası evin önüne gelince aracın kapısını açıp gelini indirmek için elini uzatmış. Gelin hayır inmem dikiş makinası isterim diye tutturmuş. Oysa yenge dikiş nakış bilmezmiş. Çevresi o şekilde dolduruşa getirmiş. Tokadın etkisinden kurtulamayan Mehmet amca sinirle kolundan tutup indirmeye çalışınca kafasını kapının üst kısmına çarpmış. Yenge hemen yapıştırmış lafı ohh iyi oldu. Kolundan sert tutunca canı acımış yengenin. Neyse ki ikna edilip indirilmiş gelin. Daha önceden hazırlanan sandalyeye oturtmuş Mehmet amca ve dönmüş arkasını gidiyormuş ki ahali müdahale etmiş. Ne oldu demiş Mehmet amca, ahali duvağı açması konusunda uyarmış. Dönüp tekrar duvağı açınca bir de ne görsün evlendiği kadın o düşündüğü 3 kızdan biri değil. Bu kim diye sesli düşünmüş. Rezil olmasın diye almışlar ordan ve o kızlardan birinin kardeşi olduğunu o oynadıkları oyunlarda küçük diye aralarına almadıkları kızın eşi olduğunu öğrenmiş.
Dile kolay 45. yılına girmişler evliliklerinin ve ikinci baharı yaşadıklarını söylüyorlar. Her ne kadar yenge Mehmet amcanın çok kitap okuduğunu ve kitaplar kadar kendisine değer vermediğini düşünse de Mehmet amca her yıl dönümünde aldığı özel hediyeler, 40. yıla özel salon kapatmalarla falan ikinci baharı yaşadığını çok net sergiliyor. Umarım birliktelikleri daha nice seneler boyu mutlu ve huzurlu bir şekilde sürer.
Samimi bir hikayeymiş mustafa amcanın ellerinden öperim.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmuş teşekkürler
YanıtlaSilUzun zamandır şöyle heyecanlı heyecanlı bir hikaye olumamıştım
YanıtlaSilHikaye mük gerçekten
YanıtlaSilEskiler ne çekmiş be
YanıtlaSilİyi yine kadın çıkmış 😂😂😂
YanıtlaSilŞöyle atraksiyonlu bir düğün yaptılarda biz mi yok dedik
YanıtlaSil