İçimce hunharca yazmak hissi var ama ne kadar yazabilirim bilmiyorum. Kelime dağarcığım kendimi ifade etmeme yetmeyecek gibi geliyor. Yersiz bir bunalım yaşıyorum gibi geliyor. Oysa her şey yolunda gidiyor gibi. İnanmazsınız bugün blog açtım bir tane yazı yayınladım yetinmedim ikincisini yazıyorum. Olağanüstü bir haz almam gerekirken insanların neden loş ışıklar tercih ettiğini salonda yer alan avizenin gözlerimi kamaştırmasıyla anlıyorum. Beynim bomboş hissediyorum düşünmek pek üşengeçler için değil gibi. Keyifsiz olmak zor iş. Acaba diyorum bunu da "coğrafya kaderdir" cümlesiyle açıklayabilir miyiz?
Mesela birazdan kalkıp balkonda sigara içeceğim, balkon manzarası beton yığınları yerine yeşil bir dünyaya açılsaydı veya masmavi bir denize aynı şeyleri hisseder miydim? İnsanın yersiz istekleri var, saat akşam 10'u geçti ve şimdi canım rakı istiyor. Sigara tetikledi sanırım. Olsaydı yeşilde görebilirdim dünyayı mavide... Ama yok en ihtiyaç duyduğun zamanda olması gerekenlerin haberinin dahi olmaması gibi. Sigara var en azından. Tesellide önemli bir şey tabi. Yeşil ve mavi renkler çok bunaltıcı geliyor bana gökyüzü gibi değil ama ona bakında bir özgürlük hissiyle doluyorum. Gece karanlık olduğunda siyah aynı şekilde çekici geliyor bana. Alkol önemli bir şey. Daha güzel cümleler yazabilir, tekrara düşmeyebilirdim. Tamamen saçmalama ihtimalide vardı tabi. İhtimaller her yanımızı yaka paça sarmışlar gibi. İnsanlar çok kasıyorlar yaşamı, rahat olamıyorlar. İki duble bir şey içeyim diyorsun, hemen ona da bir adap yakıştırması yapıyorlar. Bunun adabı bu böyle yapmalısın gibisinden. Ne gerek var ki? İnce bel ile içmesen ne değişebilir? Daha mı az etkiler? Zaten bütün amacın çakır keyf olmak. Nasıl olduğunun ne önemi var?
Çok fazla soru işareti oldu. Kendimi sınavlarda her soruyu aynı şıkla sallayan birazda şu şık olsun diye devam eden öğrenci gibi hissettim. Neyse ben bir sigara arası vereyim, bakayım biraz balkondan belki bu defa farklı şeyler görürüm. Sende içiyorsan buyur beraber içelim. On dakikalığını aynı gözlerle bakalım dünyaya. Özgürce, hiç bir sorumluluğun, derdin yokmuş gibi. Biliyorum mümkün değil ama iki dakika hayal kur sende, bu kadarını hak ediyorsun.
İçtim sigaramı sonra rakı yoksa oralet var dedim kendime bir oralet yaptım. Çevremde çok oralet seven yok ama bana yüzyılın buluşuymuş gibi geliyor. Bunca keyifsizlik içerisinde keyiflendirebiliyor beni. Bunu birçok insanın beceremiyor olması ne ilginç. Yazdıklarımı okumamak gibi bir huyum var. Muhtemelen cümleleri devrik bırakıyor konudan konuya atlıyorum. Umursuyor muyum? Hayır. İçimden geldiği gibi hunharca yazmaya çalışıyorum. Hazır yazabiliyorken bunlara takılırsam yazamam. Ne kadar önemli bir durum bilmiyorum. Derdini sikeyim tavrıyla yaklaşanlara saygı duyuyorum. İnsanların çeşit çeşit dertleri var, benimkisi derya deniz değil. Sadece içimi dökebiliyorken olabildiğince az şey umursamaya çalışıyorum.