Bir düş gördüm, sessiz bir atölyede
Mermer yığınları, tozlu bir zeminde
Çekiç sesleri yankılanır derinde
Bir usta vardı, yüzü kırışık, çileli
Gözlerinde bir ışık, sanki bin yıllık
Yontulmamış bir taş, kaderi bekler gibi
Usta dokundu, bir fısıltı duyuldu.
O taş bir heykel olacaktı elbet
Belki bir tanrıça, belki bir kahraman
Yüzyıllara meydan okuyacak bir anıt
Usta biliyordu, sabırla bekliyordu.
Her vuruş bir dua, her parça bir umut
Taşın içindeki ruhu uyandıracaktı.
Günler geçti, aylar, belki de yıllar
Usta yorulmadı, usanmadı asla
Çünkü biliyordu, sanat bir yolculuk
Bir arayış, bir varoluş sebebiydi
Taşın içindeki sırrı çözmek için
Her zerresine aşkla dokundu.
Sonunda bitti, bir şaheser doğdu
Taş dile geldi, bir öykü anlattı.
Ustanın gözlerinde bir damla yaş
Sanatın gücü, ölümsüzlüğün sırrı.
Ve sustu çekiç.
Yontulmamış taş şimdi bir efsane.
Bir yanıt yazın