Yontulmamış Sızı

Bir mermer bloktum, kederle yoğrulmuş,
İçimde saklı bir figür aradım.
Çekiç sesleriyle yankılanan boşluk,
Her vuruşta bir parçamı kopardı.
Yontuldukça açığa çıkan gerçek,
Acıdan başka bir şey bulamadım.

Kim bilir hangi usta dokundu bana,
Hangi eller şekil verdi bu hale?
Yüzümde beliren derin çizgiler,
Geçmişin izlerini taşır sanki.
Her bir yara, bir anı, bir pişmanlık,
Benliğimi saran bir karanlık orman.
Belki bir tanrı, belki bir fani,
Ben buydum işte, yontuldukça solan.
Taş kesilmiş kalbim, atmıyor artık.

Rüzgarın fısıltısı gelir uzaktan,
Denizin dalgaları şarkılar söyler.
Ama ben duymam, hissetmem hiçbir şey,
Sadece sessizce beklerim öylece.
Bir zamanlar hayat doluydum belki de,
Şimdi ise bir heykelim, cansız ve donuk.
Umutlarım kırılmış, hayallerim yıkık.

Çözülmeyen bir düğüm içimde,
Geçmişin hayaleti peşimde.
Kurtulamam bu karanlıktan asla.

Gözlerim kapalı, ruhum prangalı,
Kaderim yazılmış, geri dönüş yok.
Bir zamanlar bir insan olabilirdim,
Şimdi sadece bir heykelim, yalnız ve çaresiz.
Belki bir gün biri gelir beni anlar,
Belki o zaman çözülür bu sızı,
Ama o gün gelene kadar, bekleyeceğim.


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir