Yitik Bahar Sabahı

Ne zaman bir kuş sesi duysam, içimde bir şey kırılır
Eskimiş bir şarkı gibi fısıldar anılar usulca
Nedir bu göğsümde büyüyen, acıtan boşluk
Nedir bu içime dolan, anlam veremediğim hüzün
Yüzümde beliren çizgilere bakarım, yorgun bir aynada
Bu hangi yol ki beni böyle yabancılaştırır kendime
Nedir bu kalbimde yankılanan kırık ezgiler
Bu hangi rüzgar ki böyle savurur beni diyardan diyara
Bu hangi bekleyiş ki bitmek bilmez, umutsuz
Oysa vakit durmadan akıp gider, acımasızca
Hatıralar birer birer canlanır gözümde
Ağlamak mı bu içime çöken ağır taş
O masumiyet dolu, kayıp çocukluğum mu
Düşen aksi mi gözlerime o ışıltılı anların
Ki içimde fırtınalar kopar, dinmek bilmez
Sorarım; bu özlem ne kadar, ne zamana kadar
O zaman her şey durulur, sükunet çöker aniden
Kapanır yorgun gözlerim, bir gece başlar içimde
Uyanınca solgun bir sabah karşılar beni
Bir eski fotoğraf gibi gökyüzü seyrederim
Yine o yitik bahar sabahının hayaliyle tutuşur içim


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir